Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Müminin sınav kağıdı: KUDÜS
Tarihin içine sığmayan Tüm coğrafyaların ötesinde Masivanın kandili Gökkubenin asumanı çınlatan ahdi Şimdilerde ise Ummet-i Muhammed'in gözyaşı Birçok kutsala ev sahipliği yapmış, tevhid dinlerinin merkezi olmuş, İslam'a bakıldığında miracın ilk basamağı, Hristiyanlığın çıkış ve tebliğ yeri, Yahudilikte Davut Peygamber'in bin yıl önce gönlüne ve ömrüne düşen şehir. Süleyman Peygamber'in başkenti, Hz. Zekeriya'nın çilesi, Hz. Meryem'in çığlığı, Hz. Yahya'nın hüznü ve elbette Hz. Ömer'in adalet anahtarı.. Selahaddin'in göz bebeği, Yavuz'un duası, Kanuninin hayratı, Selim'in infakı, II. Abdülhamid'in çiniyle işlenmiş Kur'an aşkı Kudüs ki, Hürrem Sultan'ın asırları aşan şefkat eli....
Reklam
Müminin sınav kağıdı KUDÜS
Hristiyanlığın çıkış ve tebliğ yeri, Yahudilikte Davut Peygamber'in bin yıl önce gönlüne ve ömrüne düşen şehir. Süleyman Peygamber'in başkenti, Hz. Zekeriya'nın çilesi, Hz. Meryem'in çığlığı, Hz. Yahya'nın hüznü ve elbette Hz. Ömer'in adalet anahtarı.. Selahaddîn'in göz bebeği, Yavuz'un duası, Kanuni'nin hayratı, Selim'in infakı, II. Abdülhamid'in çiniyle işlenmiş Kur'an aşkı. Kudüs ki; Hürrem Sultan'ın asırları aşan şefkat eli...
Binlerce yıl öncesinde Yahudilerin sokaklarında birbirlerini gırtlakladıkları, peygamberlerini öldürdükleri ve Îsa (a.s)'ı çarmiha germeye teșebbüs ettikleri bu topraklar, sadece ve sadece İslam idaresinde huzur dolu yüzyıllar yaşamış, arada bir asra yakın hançer gibi saplanan haçlı işgali akıl almaz bir katliam ve zulüm getirmiş olsa da, akabinde Sultan Selahaddin ile başlayan ve üç dinin müntesiplerine de adalet, sulh ve sükûn sağlayan asırlar Yavuz Sultan Selim ile devam etmiş ve bu sevgili şehir Osmanlı' nın dizine başını koyarak onun âfakı tarayan gözleri ve koruyucu kanatları altında dört yüz yıl süreyle huzur dolu bir uykuya dalmıştı...
(...) Sultan Selahaddin ile başlayan ve üç dinin müntesiplerine de adalet, sulh ve sükûn sağlayan asırlar Yavuz Sultan Selim ile devam etmiş ve bu sevgili şehir Osmanlı'nın dizine başını koyarak onun âfâkını tarayan gözleri ve koruyucu kanatları altında dört yüz yıl süreyle huzur dolu bir uykuya dalmıştı...
Sayfa 160Kitabı okudu
Kudüs Ey Kudüs!
Hz. Âdem'in (as) ayak izi, Hz. Süleyman'ın (as) tahtı, Hz. Meryem'in (as) inzivagahı, Hz. İsa'nın (as) gökyüzüne çekildiği billur burç, Hz. Peygamber'in (sas) peygamberlere serdarlık yaptığı altın mekân, İsra ve Miraç mucizelerinin canlı şahidi, Hz. Ömer'in (ra) pervasız adalet rüzgârı, Selahaddin Eyyûbî'nin kalbine tiryak olup yapışan, Sultan Baybars'ın kara sevdası, Yavuz Sultan Selim'in açtığı elleri uyuşturan bitimsiz duası, Hürrem Sultan'ın fukara adağı, Sultan II Abdülhamid'in gözbebeği, şehidler bargâhı, veliler dergâhı ve nihayet bir asırdır esaret otağı olan kutlu şehir, Kur'an'da kutsal kılınmış şehir. Kudüs-i Şerif, Beytülmakdis, İliya veya yalnızca Kudüs...
Reklam
Lozan Zafer miydi Hezimet mi?!
Yıllar önce Kudüs çalışmalarım için on günlüğüne bu şehre gelmem gerekti. Havalimanından Kudüs'e geçtim. Günler öncesinden TİKA yetkilileri ile görüşmüş, Kudüs araştırmalarımda yardımcı olmalarını rica etmiştim. Sağ olsun TİKA Kudüs Sorumlusu Bülent Bey beni kırmamış ve otele yerleştiğim akşam ziyaretime gelerek Başkonsolos Bey in beni akşam yemeğine davet ettiğini iletmişti. O akşam üçümüz saatlerce son derece aydınlatıcı bir sohbet içindeydik. Konuşmanın bir yerinde Başkonsolos Bey'in serzenişleri hâlâ kulağımdadır. "Talha Bey şu an Kudüs'te hiç dikkate almayacağınız Hindistan'ın bile dönümlerce arazisi, birçok binası varken Türkiye'mizin bir karış toprağı, bir tapulu dairesi dahi yok!" demişti. Fakat bu nasıl olurdu? Biz, Yavuz Sultan Selim'in Kudüs'ü fethettiği 1516 yılından, bu şehri terketmek zorunda kaldığımız 1917'ye kadar bu şehirde tam 401 sene kalmıştık! Sadece Mescid-i Aksa civarında gözünüze takılan her on yapıdan sekizi bize ait yani bizim yönetim yıllarımızın eserleri. Eski Şehir'in sokaklarında elinizi sallasanız onlarca Osmanlı-Memlûk eserine çarparken bu söz de neydi böyle? Sonra acı gerçeği öğrendim. Biz Lozan Barış Antlaşması'nda Türkiye olarak bize çizilen sınırlar dışındaki bütün haklarımızdan vazgeçmiştik! Hatta bir daha hak iddia etmeyeceğimize dair söz bile vermiştik!
Uzun yıllar devam eden Roma ve Bizans hâkimiyetlerinin ardından Hz.Ömer devrinde, Arapların Kudüs’ü sulh yoluyla fethetmeleri ile birlikte bu topraklar Müslümanların idaresine girmiştir (638 yılı). “Yeruşalayim” olarak bilinen şehrin ismi Müslümanların yönetiminde “Kudüs” olarak değiştirilmiştir. Süleyman Peygamber’in tevhid mücadelesinin bir sembolü olarak Harem-i Şerif bölgesine Emeviler döneminde Kubbetü’s-Sahra inşa edilmiştir. Bir dönem Hristiyan Haçlıların hâkimiyetinde kalan şehir, daha sonra Memlükler ve ardından da Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı yönetimine girmiş ve 1917’de İngilizler tarafından işgal edilene kadar Osmanlı hâkimiyetinde kalmıştır. Osmanlı hâkimiyetinde iken şehrin kutsal mekânları restore edilmiştir.
Sayfa 38 - İHH Yayınları Yayın No: 5
Yavuz Sultan Selim'in Kudüs'ü fethi sonrasında da şehir uzun süre surlardan yoksun kalmıştır. Kanuni döneminde, Kutsal Roma Germen İmparatoru Şarlken'in Kudüs'e yönelik girişimleri üzeri ne, şehir yeniden surlarla çevrilmiştir. İşte bu imar faaliyetleri arasında yeni sur sistemi, Altın Kapı'ya adapte edilmiş, boşta kalan kapı yine şehir surları üzerindeki konumunu sürdürmüştür. Osmanlıların geniş sur inşası ve Altın Kapı'yı revizesi döneminde bu kapıyı açmamalarının sebebi ise birçok yerdeki benzer uygulamalarının tezahürüdür; kendilerinin de saygı duyduğu kutsalları koruma arzusu. Hz. İsa bu kapıdan defalarca Beytü'l-Makdis'e girmiştir. Bu nedenle bu kapı herkesin kafasına göre girip çıkacağı bir kapı olmamalıdır. Tıpkı Beytü'l-Lahim'deki Beşik Kilisesi'nde (Hz. İsa'nın doğduğu yer) içeriye at üzerinde saygısızca giren Hristiyan asillerin bu çirkin tavrına karşı Osmanlıların kapıyı küçültüp insanların eğilerek içeri girilmesini sağladığı gibi
Sayfa 242 - Osmanlı'nın KapısıKitabı okudu
Eğer Yavuz'u,Mısır'ı almağa tahrik eden sebepler arasında mutlaka dînî bir sebep aramak lâzım geliyorsa o takdirde bu,hilâfet meselesi değil,müslümanlarca mukaddes sayılan bir kısım topraklara,husiyle Mekke ve Medine'ye(Haremeyne)sahip olma meselesidir.Çünkü,bunlardan Mekke , müslümanlığın tebliğe başlandığı ve Hazret-i Peygamber'in,doğduğu , Kâ'be'nin bulunduğu bir şehir,diğeri ise, İslâmiyyetin teşkilatlanarak tutunmasına hizmet,eden Peygamber'in evini,mescidini ve nihayet türbesini içinde bulunduran bir yerdir.Bu itibarla,ötedenberi İslâm hükümdarları bu şehirlere karşı büyük bir saygı duymakta idiler.
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.