Şaşılası şeydir, güzelliğin iyi olduğu yanılgısı ne inandırıcıdır. Güzel bir kadın aptalca şeyler söyler, ama siz onu dinlerken ne akıllıca konuştuğunu düşünürsünüz. Aptal aptal şeyler söyler, aptalca şeyler yapar, siz onun söylediklerinde de, yaptıklarında da tatlı bir sevimlilik bulursunuz. Aptalca şeyler de, iğrenç şeyler de söylemediği, karşınızda yalnızca güzelliğiyle durduğu zaman ise, bu kez aşırı akıllı, dürüst olduğuna inandırırsınız kendinizi.
Kaç milyon kadın ve erkek asırlar boyunca -boşanma yasak ya da utanç verici bir şey olduğundan- tek kurtuluşun ölüm gibi göründüğü bir tür evlilik ya da aile cehennemi içinde yaşamıştır? Kaç kişi evliliği bir tür müebbet hapis gibi yaşamıştır? ("Evliliğe gelince, isteyenin elini kolunu sallayarak girdiği ama canı istediğinde çekip gidebildiği bir pazar değildir..."). Kaç kadın seneler boyunca sevmediği ya da artık sevmediği bir adama bırakmıştır kendini? Kaçı dayağa, hakaretlere, aşağılamalara katlanmıştır? Boşanmanın yasallaşması, ardından sıradanlaşması ilkin çiftlerin bir yenilgisi değildir: Önce laikliğin, özgürlüğün, kadın-erkek eşitliğinin zaferidir ve bundan ötürü insan çok da kıvanç duymayacaktır. Her boşanma bir yenilgidir. Ama iki kişilik daimi bir mutsuzluktan yeğ olan bir yenilgidir.
Zevk ve acı ne ikizdir, ne de birbirlerinin ayna görüntüleridir; bu en azından varkalımın manivelası olarak oynadıkları rol açısından böyledir. Genellikle, bizi şimdi ve yakın gelecekte bekleyen sorunlara karşı bir şekilde uyaran ve yönlendiren, acıyla ilintili sinyaldir. Acıdan kaçınmaktan çok, zevk peşinde koşmakla meşgul bireylerin ya da toplumların ayakta kalabileceğini düşünmek zordur. Giderek hedonistleşen kültürlerdeki bazı güncel sosyal gelişmeler bu görüşü destekliyor. Ayrıca, benim ve meslektaşlarımın, çeşitli duyguların sinir sistemiyle ilişkileri konusunda sürdüğümüz çalışmalar da ilave destek sağlıyor. Olumsuz duygu türleri, görüldüğü kadarıyla olumlulardan çok daha fazladır ve beynin, olumlu ve olumsuz duygu çeşitlerini farklı sistemlerle ele aldığı açıkça ortadadır. Belki de Tolstoy, Anna Karenina'nın başında şu sözleri yazdığında benzer bir içgörüyü ifade ediyordu: "Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aile kendine özgü bir mutsuzluk yaşar."
Bu; halk diye yırtınıp, halka inmeyenlerin
Halk oyu karşısında kaçıncı yenilgisi
CHP tam dört dersten yine ikmale kaldı
Cebir, Tarih, Coğrafya ve Yurttaşlık bilgisi
Sahafta başka bir kitap ararken tesadüfen görüp, aldım. Kitap Say Yayınlarından 2013, 5. Baskı. İkinci el olduğu için üzerine alınmış notlar vardı. Bu notları alan kişi doğru değerlendirmeler yapmış ve Schopenhauer için “Hoca” hitabını kullanmış. Dolayısıyla bana kitabı okuyan kişinin felsefe veya sosyoloji öğrencisi olduğunu düşündürttü. Gelelim