Neyi düşünmek istemezsek onu düşünürüz. En korktuğumuz şeyi düşünerekte hayatımıza çekeriz, korkuya koşullanarak. Kendini gerçekleştiren kehanet aslında başımıza bir şeyin geleceğinden korkarız ve bir bakarız ki korktuğumuz şeyin içindeyizdir.
Yazar ise her şeyden korktuğunu ve bu korkudan kaçabilmek için de kendisine bir soytarı yarattığını söylüyor. Ancak insanlardan gizlemek istediği bu melankolik korku hali yine korktuğu insanlarla bir arada olma durumunu getiriyor. Benliği dışında oluşturduğu soytarı korktuğu her şeyi yaşar hâle getiriyor.
Yazarın aslında her şeyin kaynağı olan yanılgısı da insanların özünde hep kötü olduğudur. Kendi benliğinin de bu yanılgıya dayandırarak kötü istenmeyen olduğunu ve bundan da bir soytarı yaratarak kaçabileceğini sanıyor. Ancak kötü olan insanın özü değildir, çevresinde gelişen koşullar, yetişkin insanlardır.