1940'da İstanbul'da doğdu. 1959'da Robert Kolej'nden mezun olan Çiğdem Kağıtçıbaşı, Massachusetts’teki Wellesley College'de, psikoloji alanında lisans eğitimi almış ve 1961 yılında mezun olmuştur. Doktora tezini ise 1967yılında Berkeley'deki Kaliforniya Üniversitesi'nde sosyal psikoloji alanında vermiştir. Günümüzde 1.200'ün üzerinde atıf ile, en çok atıf yapılan psikologlardan ve Türk akademisyenlerden biridir.
Türkiye Bilimler Akademisi'nin kurucu üyesi olan Kağıtçıbaşı, uzun yıllar Boğaziçi Üniversitesi'nde görev yaptıktan sonra Koç Üniversitesi’ne geçmiştir ve hâlen orada ders vermektedir. Önceki dönemlerde, Koç Üniversitesi Fen, İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi dekanlığı görevini de üstlenmiştir(1998-2001) ve halen aynı Fakültede Yönetim Kurulu üyeliği görevini yürütmektedir. Öte yandan, Duke, Colombia, Harvard ve California-Berkeleyüniversitelerinde de misafir öğretim üyesi olarak görev yapmıştır.
Araştırmalarında, insan gelişimi ve aile arasındaki etkileşimi kültürlerarası bir bakış açısıyla incelemiştir. Geliştirdiği kültürlerarası benlik ve aile modeli ile psikolojide ABD egemenliğine karşı çıkmış ve bu karşı duruşuna rağmen en büyük övgüyü yine ABD'de almıştır.
AÇEV Anne Çocuk Eğitim Vakfı'nda pek çok sosyal uygulamanın başlatıcısı olmuştur. Geliştirdiği anne-çocuk eğitimi ve erken destek projesi 62 ilde uygulanmaktadır. Ayrıca, bulunduğu onlarca uluslararası dernekyöneticiliklerinin en önemlisi 2000 yılına kadar sürdürdüğü Dünya Psikoloji Derneği'nin yardımcı başkanlığıdır. Kağıtçıbaşı, uzun yıllar UNICEF danışmanlığı da yapmıştır.
Türkçe ve İngilizce olarak kaleme aldığı, çeşitli bilimsel dergi ve kitaplarda yayınlanan 200'e yakın makalesi vardır ve toplam 28 kitaba yazarlık yapmıştır. Çalışmaları, aile, ana-babalık, erken çocukluk dönemi ve kültürel bağlamda insan gelişimi üzerine kuramsal ve uygulamalı araştırmaları kapsamaktadır.
Birinin bizi niye sevmediğini açıklarken, sorunun diğer kişide olduğunu söyler ve sorumluluğu üstümüze almazken, birinin bizi niye sevdiğini açıklarken de kendi iyi kişilik özelliklerimizi sebep olarak göstermemiz...
Aldığımız kararları bir düşünün: hangi diziyi izlediğimizi, hangi kitabı okuduğumuzu… Bazen bu kararları alırken çok da detaylı düşünmüyoruz. Her kitapçıda ve dizi izleme platformunda en çok tercih edilenler ayrı bir kategori içerisinde karşımıza çıkıyor ve o an karar veremiyorsak bu kategorilerden kalabalığın neyi tercih ettiğine bakıp seçimimizi
youtu.be/s9uVp1My1A0
en fazla 3-4 yaşında olan bu çocuklar gerçekten kendilerinin "pis, kötü, sevimsiz" olduğunu mu düşünüyor? yıkıcı bir yanıt olacak ama evet. henüz çocukken; eşitlik, insan hakları, adalet gibi ilkeleri çevremizden gözlemlediğimiz davranışlardan öğreniyoruz ve üç yaş gibi küçük yaşlarda tutumlarımızın bilişsel, duygusal ve davranışsal öğelerini ortaya çıkarmaya başlıyoruz. sadece 4 yaşına geldiğimizde bile çevremizden depoladığımız kültürel kalıp yargıları öğrenmiş ve desteklemiş oluyoruz. hayır, hiç kimse bir başkasından teninin rengi, sosyal geçmişi ya da dini yüzünden nefret ederek doğmuyor: öğreniyoruz. kalıp yargılarımızı değiştirmemiz epey zor. -mış gibi yaparak davranışlarımızı değiştirebilir ve bunları tutumlarımıza yansıtmaya çalışabiliriz en azından değil mi? hiç kimse; ten rengi, dini, dili, cinsiyetiyle yargılanmayı hak etmiyor.
nefret etmeyi öğrenebilen bir insan sevmeyi de öğrenebilir. sevgi, insanın kalbine nefretten daha doğal gelir. / nelson mandela
1. Dönem ders kitabımdı ve çok keyif alarak notlar aldığım çalıştığım bit kitaptı. Anlaması kolay ve keyifli insan davranışlarını anlamak üzerine bir kitap. Şemalar, tablolar anlamayı kolaylaştırdı benim keyifle takip ettiğim bir kitap olmuştu.
Lisanstayken Sosyal Psikoloji dersinde ders kitabı olarak okumuştum. Biraz sınavda 'hangi soru kaçıncı sayfadan çıkakacak' kaygısıyla okumuş da olsam insana faydalı ve bilinmesi gerekenleri anlatan güzel bir eser. Anlatımı sıkıcı değil ve uygulanmış sosyal deneyleri de içinde barındırıyor.Neticede okunmalı diye düşünüyorum :)
Akademik bir kitap olan Benlik Aile ve İnsan Gelişimi:Kültürel Psikoloji'yi sosyal bilimciler için vazgeçilmez bir kaynak. Kitabın okuyucu kitlesini psikoloji ve sosyal bilimlerle akademik düzeyde ilgilenenler oluşturuyor. Koç Üniversitesi Yayınları'ndan çıkan kitap ilk baskısını 2010'da yapıyor. Fakat eser daha önce ingilizce yazılıp yurtdışında