Bergson, gülme eylemini, neden güldüğümüzü ve sonuçlarını ele alıyor bu kitapta. Gülmenin özü, bir insanın diğer insanlar üzerinde üstünlük duygularının dışavurumu olarak göstermekte. Gülmenin her zaman adalet ile ilişkilendirilemeyeceğini de vurguluyor. Örneğin eskiden saraylarda, meydanlarda ve sirklerde komik hikayeler anlatarak halkı güldüren kişilere soytarı denmekteydi. Bu kişilerin görevi, tamamen güldürmek üzerine idi ve genellikle sakarlıklar, komik kıyafetler giyerek bunları başarmaya çalıştığı bilinmekte. Bu noktada, gülmenin insan doğasına ve sıradanlığına aykırı yani anormal olan durumla özleşleştiğini görebiliyoruz bu kitapta da vurgulandığı üzere. Ayrıca, gülme toplumsal olarak iletişimin pekiştirilmesini sağlayan olumlu bir belirteç olarak da göze çarpmakta. Bu sebeple, Bergson, gülmenin sosyal bir jest olduğu ve ancak toplumla birlikte önem kazandığını söylemiştir.