Son yaprakların tesirini yoğun bir şekilde hissettiğim bu dakikalarda, kitap hakkında birkaç cümle yazmak istedim. Ancak şu an elimde tuttuğum sanki bir kitap değil, söküp çıkarılırken paramparça olmuş kalbim. Yüreğimin sızısına ve gözlerimin buğusuna rağmen yine de yazmak istiyorum. Kitabın çekiciliğini bozmamak için spoiler vermeyeceğim ancak insanlık adına yaşadığım utancı harflere dökersem belki bir nebze ferahlar içim.
Okullarda sadece ders olarak öğretilen tarihte, aslında ne acılar gizli, bir kez daha şahit oldum. Tüm bu geçmişin karanlık yüzünü, iki masum çocuğun aydınlık dünyası üzerinden okumak çok dokunaklıydı...
Çok akıcı bir roman olmasına rağmen, parça parça okumak zorunda kaldım. Çünkü öyle cümleler öyle tespitler vardı ki, nefesim kesildi. Kitap kapağını kapatıp, acımasızca işlenen bu suçtan kurtulmak, kaçmak istedim. Bu nasıl bir hırs, nasıl bir intikam duygusudur ki vicdanlar kör, kalpler taştan olmuş. Biz tüm yaşananları sıcak evimizde, kahvemiz eşliğinde okurken bu kadar etkileniyor isek, bunları yaşayan insanlar nasıl dayandı? Nasıl, nasıl... soruları peşi sıra gelirken, zihnimde yankılanan en sesli soruydu: Neden?
Yok ırkçılık, yok milletlerin üstünlüğü.. her şeyi koyun bir kenara. Hepimiz insanız. Peki o zaman neden?