Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mehmet Ali Birand

Mehmet Ali BirandDemirkırat yazarı
Yazar
Çevirmen
8.2/10
285 Kişi
1.343
Okunma
78
Beğeni
7,2bin
Görüntülenme

Mehmet Ali Birand Gönderileri

Mehmet Ali Birand kitaplarını, Mehmet Ali Birand sözleri ve alıntılarını, Mehmet Ali Birand yazarlarını, Mehmet Ali Birand yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1997 Yaşar Kemal röportajı
Mehmet Ali Birand
Mehmet Ali Birand
: Derler ki efendim, bu kadar acı görülmese, bu kadar baskı olmasa bir yazar performansını göstermez.
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
: Yazarın acısı hapishane değildir, yazarın acısı işkence değildir. Yazarın acısı, kendi özel acısıdır .
Döndü dedi ki, "Burada bir Osmanlı sancağı olacakmış nerede?" dedi. O da çok etkilemişti beni. O zat da böyle eskimiş, yıpranmış, tozlu topraklı bir yerden bir sancak çıkardılar Benim için önce görmenin özelliği var ilk görmenin özelliği var: ben ilk deta bir Osmanlı sancağı görüyorum. Turgut Bey için onu bilme özelliği var benim yönümden. O da yetmemiş gibi Turgut Bey o tozlu topraklı, böyle lime lime olmuş parça parça, onu gözlüklerini çıkardı, ağlamış haliyle onu yüzüne gözüne, ağlamış haliyle sürmeye başladı. Ve düşünüyorum tabii, bir cumhurbaşkanı. Kendi kendime dedim ki, "Biz hep siyasi cenahından baktık bu kişiye, hep işte enflasyon, hayali ihracat, o cenahtan baktık." "Galiba" dedik, "insani olarak bir hata yaptık" diye, çok burkulmuştum ben
Reklam
– Neyi tadacaksınız? – Okulda öğrenciye çıkan her yemeği komutan, o yoksa yerine bıraktığı tadar. Nümune yemek buzdolabına konur, 24 saat muhafaza edilir. Aklıma bir komutanın kobay gibi kullanılabileceği gelmemişti. Meğer en önemli geleneklerinden biriymiş. Öğrencilerine iyi ve sağlıklı yemek çıktığına önce komutanın inanması gerekiyormuş. Aklıma bir de sivil liseler geldi...
Sayfa 38
Askerliğe, mesleği sevdiklerinden gelmiyor gençler. Genelde iş bulmaya geliyorlar. Güvence aradıkları için geliyorlar. Onlara mesleği biz burada sevdiriyoruz, öğretiyoruz. Tabii o zaman da, Türkiye'nin her yerindeki sorun bizim de karşımıza çıkıyor: Kaynak sorunu, insan sorunu... Bir gün Türkiye'nin ekonomisi düzelir, işsizlik azalırsa, o zaman gerçekten askerlik mesleğini sevenler gelmeye başlayacak. O zaman bizim randımanımız da artacak.
Sayfa 35
Sos­yal demokratlar, Sovyetler'in gözünde batının Truva atı gibi icat ettiği bir şeydir. Ne tam Sosyalist, ne tam kapitalist. ikisi arasında, adeta oportünist bir akımdır.
Reklam
1967'de ve daha önceki olaylarda gemilere binilmiş,Ada'nın etrafında günlerce dolaşılmıştı. «Çıktık, çıkacağız>> tehditlerine rağmen geri dönülmüştü. Yunanlıların bekledim de gelmedin» şarkısını radyodan çalmaları, dünya basınının alaycı yazıları ve kamuoyundaki tepkiler, Silahlı Kuvvetler içinde çok ters tepki yapmıştı. Bu onur kırıcı durumun tekrarını istemiyorlardı...
Sayfa 103Kitabı okudu
Bir süre sonra Ecevit yerinden kalktı ve Büyükelçi Orhan Eralp'in yanına geldi: «Özür dilerim uyandırdım. Şunun İngilizcesi doğru mu?» Uzattığı kâğıda Eralp göz attı. Uykusu dağılıverdi: "Biz savaş için değil, barış için geliyoruz. Biz hem Türk, hem de Rum toplumlarını kurtarmaya geliyoruz." Barış harekâtının, bombalardan önce atacağı el kağıtlarıydı bunlar...
Madımak Oteli Katliamı
Tablo ağırdı. Otelde 35 aydın, sanatçı ve gazeteci yakılarak öldürülmüştü.
Madımak Oteli Katliamı
Fikri Sağlar (Kültür Bakanı): Valinin söylediği ilginç bir şey var... "Beni emniyet müdürü ve jandarma alay komutanı aldattı. Çünkü ilk anda 'Müdahale edin' dediğimde sürekli 'Halk ile güvenlik güç- lerini karşı karşıya getirmeyin, olay kendiliğinden sönecektir' den- di. Ancak taşkınlık had safhaya vardığında, bu iki yetkili 'Biz müda- hale edecek durumda değiliz' dedi ve en önemlisi otel taşlanmaya başladığında, ben jandarmaya 'Müdahale edin' dediğimde 'Benim erlerim acemi' diye cevap verdi. Ne zaman müdahale ettiler? Otel yanmaya başladığı zaman... Beni aldattılar." Bu ifade çok önemli, o günkü güvenlik güçlerinin bu işteki sorumluluğunu gösteriyor.
Reklam
Akıllı bir toplum ne yapar? Büyük resmi görüp, olayın nereye doğru gittiğini anlayıp, bölünmekten kurtulmak için kendi sınırları dahilindeki sorunu bir an önce çözmeye çalışmaz mı?
Mehmet Ali Birand
Mehmet Ali Birand
Bu ülke öyle bir ülkedir ki... Bu toplum öyle bir toplumdur ki... Güçlü olanı belirli bir süre için başının üstünde taşır, Ağamsın der, gün gelir rüzgar döner ve aynı kişiler dün alkışladıklarının avına çıkarlar. Bundan dolayı, hislere kapılmadan, büyüklük komplekslerine girmeden, duruma iyi bir teşhis koymak ve ona göre hareket etmek gerekir. Ne yapmak gerekir? Nasıl hareket edilirse, tehlike azaltılabilir?
Mehmet Ali Birand
Mehmet Ali Birand
11 Eylül 1980 tarihini düştü ve şunları yazdı: " ... Ata, ite, puta yuh diye Atatürk heykeli önünde slogan attılar. 12 Eylül tarihini seçmekle ne kadar isabet ettiğimiz ortada..." Aşağıdan liderleri toplayacak ekiplerin geldiği haberi verildi. Komutan derin bir uykuya daldı. Yarın Türkiye için yeni bir GÜN başlayacaktı.
Sayfa 281Kitabı okudu
700 bin tirajlı Günaydın gazetesinin erken baskısında, 06 ANKARA FIKRALARI başlıklı, birinci sayfasındaki fıkra herkesi güldürüyordu: "Adama sormuşlar; Bil bakalım, bir sandal içinde Ecevit, Demirel, Türkeş ve Erbakan bulunuyor. Birden deniz kabarıyor ve fırtına başlıyor. Sandal batsa kim kurtulur? Adam hiç düşünmeden cevabı yapıştırmış: — Millet kurtulur." İşte bu da basının o günkü genel yaklaşımıydı.
Sayfa 279Kitabı okudu
Toplum tribünde seyirci, partiler de sahada oyuncu durumunda olursa, yalnızca partilerle politikacılar soyunup sahaya çıkar, halk da tribünlerde seyirci gibi kalırsa, demokrasi gerçeklik kazanmaz. Demokrasinin böyle sanıldığı, böyle uygulandığı bir ülkede siyaset giderek çirkin ve anlamsız bir oyuna dönüşür. Tıpkı Türkiye' de olduğu gibi...
Sayfa 262Kitabı okudu
736 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.