Conor, annesi kanserle savaşan bir çocuk. Bu yetmezmiş gibi okuldaki arkadaşlarıyla olan problemleri, babasının uzaklığı ve gece gördüğü kabuslarıyla başı oldukça dertte..
Kitabi okumaya başladığımda yumuşak bir hikaye olduğunu düşündüm. O kadar akıcıydı ki, başladığım gibi yüzüncü sayfasına gelmişim. Sonra birden tüm o gerçeklik boğazımda düğümlendi.
Conor için geceyarısı gelen bir canavar, ona üç hikaye anlatacağını ardından dördüncü hikayeyi ona Conor'ın anlatacağını söylüyor. Böylelikle maceramız başlıyor.
Conor'la ayni yaslardayken benim anneme de kanser teşhisi konulmuştu. Üstelik annem yakinimda degil çok uzakta tedaviye başlamıştı. O siralar hayatımın nasıl gectigini size kitaptan bir cümle ile anlatabilseydim, şu cümleyi seçerdim:
"İnanilmaz gibi görünse de, dünyanın geri kalanı için zaman akıp gitmeye devam ediyordu.
Bir şey beklemeyenler için."
Ve Conor'ın bize anlattigi hikayede, bu yasadigimdan bağımsız olarak kendimi buldum. Herkesin kendini bulacağını düşünüyorum.
Bu kitap benim unutulmazlarim arasında yerini aldi.
İçeriğini anlatmak istemedigim icin tanitimini kisa tutuyorum. Sadece genel konusuna değinmek istedim.
Ancak kitap canavarin "üç hikaye"si ile bana Kehf Suresi'ndeki Hz Musa kissasini hatirlatti. Dördüncü hikaye daima bizde :)
İmtihanlarimizdan en hayirli en güzel şekilde sıyrılabilmek duasıyla...