İlk olarak dizelerde inanılmaz bir parodi görüyoruz, bir oyun, hatta öyle ki bu oyun şiirin bağlamından taşıyor, okuyucu ile şair arasına değiyor. "Heap of broken images" diyerek bizden ne beklememiz gerektiğini, ve beklentimizin de ötesinde, önümüze şiirin mesajinın bir kolaj gibi taşınacağını başta alıyoruz.
Waste Land sadece bir savaş eleştirisi değildir, bize hayattan ne beklememiz gerektiğini bile verir. Elbette şiir şairin kendi ideolojisi genelinde şekillenir, bu şekilleniş mitoloji öğelerinden alıntılanarak yapılmıştır. Şiirinin özünü hürmet ve yetkiyi kendinde bularak parodileştirme ile yoğuruyor.
Dantevari. İncilvari de diyelim, çünkü söylemlerin her biri bir vaaz; ateş vaazında da belirginleşen, şiirin ta başından beri gördüğümüz farklı dil geçişleri ile yabancılaşmanın ve dünya savaşları sonrası negatif değişimin anlatılışı, ve bu yabancı dillerin arasına Sanskritçenin de girişi, bize her bir söylemin zeytin dağı konuşması kadar önemli olduğunu ve şiirde bir zemini bulunduğunu anlatıyor.
Kolaj olayına tekrar gelecek olursak, birinci dünya savaşının zemin hazırlamasıyla sanatta modern atılımlar olmuştur, fakat bu atılımlar sanatın mümkünatının sorularını da beraberinde getirmiştir. Şiirde de, sanatta görebileceğimiz gibi gerçeğin parçalanmışlıklarını yansıtma, modern ilkeleri diyebileceğimiz karmaşıklık ve çeşitlilik, tam olarak Çorak Ülke yi oluşturur.
ve evet, barış barış barış.