Faulkner’ın başyapıtlarından biri kabul edilen Abşalom, Abşalom! yine yazardan okumaya aşina olduğumuz şekilde, ABD’nin Güney bölgesinde bir ailesinin çözülüş hikayesini konu alıyor. Sanayileşen toplumda artan ahlaki yozlaşma ve toplumsal bozulma, bir ailenin dağılma hikayesi ekseninde işleniyor. Bununla beraber iç savaş ve ırkçılık meselesi de var elbette. Tüm bunlar yine yazara özgü ve eşsiz bir anlatım tekniğiyle anlatılıyor. İki karakterin sohbetiyle açılan hikayeyi, farklı karakterlerin ağzından ve kronolojik kaygı gütmeden farklı farklı kesitleri sunarak anlatıyor Faulkner. Okur, bir yandan edebi açıdan muazzam cümlelerin arasında kaybolurken bir yandan da merak duygusunu yitirmeden kafasında parçaları birleştirmeye çalışarak ilerliyor. Benim okuduğum dördüncü Faulkner kitabıydı ve artık yazarın tarzına alıştığım için de olabilir ancak bu kitabında beni bilinçakışı tekniğini kullanma şeklinden ziyade cümlelerin uzunluğu zorladı bir miktar. Faulkner okumak bana inanılmaz keyif veriyor. Tarzına alışıncaya kadar zorluyor fakat alıştıktan sonra tadına varıyorsunuz. Faulkner’a Döşeğimde Ölürken ile başlamanızı tavsiye ederim. Tapınak ile Ses ve Öfke bence mutlaka okunmalı. Abşalom, Abşalom ise kesinlikle yazılmış en iyi eserlerden biri.