Dune Serisi hakkında söylenebilecek her şey bugüne kadar söylenmiştir muhtemelen. Üzerine yeni bir şey söylemem mümkün değil fakat yine de kadar çok sevdiğimi anlatabilirim.
Dune serinin ilk kitabı. Ama ne ilk kitap... Serinin ne kadar çarpıcı, ne kadar sağlam olduğu/olacağı daha ilk kitaptan veriliyor okura. Dune bir çöl gezegeni. Bu gezegende en önemli şey -hâliyle- su. Bir de baharat var tabii. Gezegendeki en önemli bir diğer madde. Hanedanlıkların, şirketlerin ve halkın yaşam kaynaklarından bir diğeri. Serinin konusu hakkında aslında nerdeyse hiçbir şey söylemek istemiyorum. Okurken okurun kendisinin anlamaya, anlamlandırmaya çalışması; o keşif süreci öyle mükemmel öyle keyif verici ki.. Dune'da bugüne dek okuduğum diğer bilimkurgu kitaplarından farklı olarak -birkaçı hariç- gördüğüm şey kendi felsefesinin oldukça bariz, sağlam ve özgün olması. Ve de olaylar salt bilimkurgu ögeleri üzerinden ilerlemiyor. Karakterler ve diyaloglar muazzam. Dinlerden teknolojiye, edebiyattan felsefeye, sosyolojiden siyasete kadar uzanan türlü enfes ögeler var kitapta. Tüm bunlar bir araya gelince de sayfaları büyük bir merakla ve hayranlıkla çevirdim. Kitabı okumak isteyenler için sözlük uyarısını yapmalıyım mutlaka. Kitabın sonunda ekler kısmında sözlük var. Kitabın kendi dili olması nedeniyle sözlükten -en azından ilk 50-100 sayfada- yararlanmak kaçınılmaz. Seriye dair bir önerim de kitapların arasının fazla açılmadan okunması gerektiği. Olaylar yoğun, karakterler fazla. Unutulması ihtimaline karşın çok uzun aralar verilmeden okunmalı fikrimce.