Gianfranco Calligarich, Eritre Asmara'da doğdu ve Milano'da büyüdü, daha sonra gazeteci ve senarist olarak çalıştığı Roma'ya taşındı. İtalya'nın ulusal kamu yayın kuruluşu Rai için birçok başarılı TV programı yazdı ve 1994'te Teatro XX Secolo'yu kurdu. La malinconia dei Crusich de dahil olmak üzere birçok romanın yazarıdır.
“Hep böyle olur. Kişi bir kenarda kalmak için elinden geleni yapmıştır, derken günün birinde, nasıl olduğunu anlamadan kendini doğrudan sona götüren bir hikayenin içinde bulur.”
'Hep böyle olur. Kişi bir kenarda kalmak için elinden geleni yapmıştır, derken günün birinde, nasıl olduğunu anlamadan kendini doğrudan sona götüren bir hikayenin içinde bulur.'
.
Milano'dan Roma'ya taşınan Leo Gazzarra'nın hikayesi Kentte Son Yaz. Tam zamanı bu hikayeyi dinlemenin. Sonbaharın ruhuna uygun olması ise şundan: dallarından dökülüp, rüzgarda savrulup duran yapraklar gibi Gazzarra da.
.
Gianfranco Calligarich insanın içindeki boşluklara sesleniyor sanki. Ama bu boşlukları övmüyor, doldurmaya da çalışmıyor. Sadece şunu diyor 'içindeki yokluğu görüyorum'.
.
Usulca okunan kitaplardan Kentte Son Yaz, tavsiye ederim.
.
Eren Cendey çevirisi, Alper Zeki kapak tasarımıyla ~
Kentte Son YazGianfranco Calligarich · Can Yayınları · 2022191 okunma
Buram buram melankoli, kasvet ve tükenmişlik kokan bir kitap. Leo Gazzarra’nın tutunamayışının hikayesi. Bulunmak istemediği yerlerde varlığını sürdüren ve sorumluluk almaktan korkan bir adamın başından geçenleri okuyoruz.
Bohem ve entellektüel bir çevrenin izlerini hissediyoruz kitabı okurken ama bizim Leo sanki her yerde ve herkesin yanında eğreti kalıyor. Bir fazlalık gibi çıkıyor hep karşıma. Sanki tamamlanmış bir resme sonradan dahil olmuş bir motif gibiydi kitabı okurken. Bu his onun kendi hayatının da büyük bir parçası çünkü gittiği her yerde bulmak ya da bulunmak, yanındaki herkeste kendinden bir parça aramak niyetinde. Yazık kayıp atlasın anahtarı kendindeydi oysa ki.
Eksik parçasını arar ama bulmak için bir çaba sarf etmeyen başıboş bir avare Leo. Günümüz erkeklerini yansıtmadı değil :))
Dili çok keyifli, akış çok güzeldi çevirmenin de hakkını yememek lazım fakat iyi ki de okumuşum dediğim bir kitap olmadı maalesef. Özdeşleştiremediğim bir parçam oldun Leo Gazzarra. :)
Kentte Son Yaz mizah ve melankolinin mükemmel birlikteliği. Mizahın hafifliğinde ilerleyen anlatım, karakterin iç dünyasındaki değişimlerle yerini zaman zaman melankolinin ağırlığına bırakıyor. Tabii Eren Cendey’in çevirisi bu değişimi muazzam yansıtıyor. Mizahın hafifliği anlatıcının ilişkilerinde de var. Bağların ağırlığından azade arkadaşlıklar.
Anlatıcı Leo, Roma’da yaşayan otuzlarında bir erkek. Lüzumsuz Adam, Aylak Adam gibi edebi tiplemelerden aşina olduğumuz bir karakter. Toplumsal normlara göre yaşayamayan biri, bir ‘tutunamayan’. Karakterlere yaz boyu Swann’ların Tarafı’nın eşlik ettiğini de düşünerek Leo için bir snop demek yanlış olmaz. Entellektüel çevre ile takılan, sevgilisiyle Roma’da yazın keyfini çıkaran, dergilerde yazı işine girip çıkan, alkol sorunları olan, kendine ait bir mekanı bile olmayan biri. Leo düzenin kalıplarına uymayan yaşamı, iç çatışmaları ile çok başarılı bir karakter portresi. Gianfranco Calligarich atmosfer yaratmada da yetkin bir yazar. Roma’da geçen hikayenin atmosferini hala duyumsuyorum. Bu yönüyle beni çok etkileyen bir kitap oldu.
Kentte Son Yaz 1973’te yayımlanmış ve kısa sürede kütleşmiş. Federico Fellini’nin Tatlı Hayat’ı ile benzetiliyor. Calligarich’in üslubu Romain Gary’i çağrıştırdı. İki yazar da mizahı melankoli ile birlikte kullanıyorlar ve olay akışı ile düşünce akışı tempolu ilerliyor. Varoluşsal sorunlarla ilgili gösterişli çıkarımları da ortak:)