Akademisyenler hiç büyümeyen öğrencilerdir. Yaşamları boyunca öğrenci olarak kalmak isterler. Öğrenmeye karşı duyulan sevgiyi göstermenin bir yoluda bu değil midir?
Gözlemlerimizden açıkça anlayabiliriz ki, her üniversite mezunu eğitimli değildir ve her eğitimli kişinin de mutlaka üniversite mezunu olması gerekmez.
Ben avukatımın ve doktorumun; acı, aşk, kahkaha, ölüm, din, adalet ve bilimin sınırları gibi konularda fikir sahibi olmasını isterim. Bu, en modern ilacı ya da yargıtayın en son kararını bilmekten çok daha önemli olabilir.
Şu anda yaptığınız, bilgi edinmenin de ötesinde, eleştiri altında zihinsel çabalar göstermektir. Sıradan yeteneklere dayanarak belirli ölçüde bilgiyi aklınızda tutacak kadar elbette öğrenebilirsiniz; unuttuklarınız için harcadığınız uzun saatlere de üzülmemelisiniz, çünkü yitirilen bilginin gölgesi sizi en azından birçok yanılsamadan korur. Lüzumsuz gibi görünen bilgi hayat kurtarır. İnsan büyük bir okula bilginin de ötesinde bir şeyler almak için, bazı sanatları ve alışkanlıkları kazanmak için gider. Özen gösterme alışkanlığı için, kendini anlatma sanatı için, bir anda yeni bir entellektüel konuma geçebilmek sanatı için, başkasının ne düşündüğünü hemen anlayabilme sanatı için, görüşlerinizin onaylanmamasına ve reddedilmesine katlanabilme alışkanlığı için, medeni bir şekilde olumlu ya da olumsuz görüş bildirebilme sanatı için, en küçük ayrıntılara dikkat edebilme alışkanlığı için, belli bir zaman süresinde mümkün olanı kestirebilme alışkanlığı için, zevklerini geliştirmek için, zihinsel cesaret için ve zihinsel sağlamlık için.
Hepsinden önemlisi, insan büyük bir okula kendisini tanımak için gider.
Bu insanların buluşları, gittiği üniversiteler, üniverdite ortamı ise bizim gittiğimiz ne? Diye kendinize sorabilirsiniz. Şahsen o okullara da gidip okuyunca sormayı bıraktım, bizimkiler düsüklü tencere Oburiks’in düştüğü kazan falanmış
Harvard üniversitesi'nin efsane dekanı-öyleymiş- Henry Rosovsky'nin anılarını ve üniversite yönetmek konusundaki tecrübelerini anlattığı otobiyografik eseri.
Kitap adından ve yazarından anlaşılacağı üzere akademiye alakalı neredeyse her şeyi anlatıyor. Bu bakımdan akademi içinde olan ya da olmayı düşünen kimselere hitap eden bir kitap. Tabii ki bunun dışında eğitimle ilgilenen kişiler de faydalanmak isterse tatminkar bir verim alacaklardır.
Otobiyografik özellik taşıyan bir eser olması sebebiyle bazen - benim için zaman kaybı olan- şahsi hikayeler ve Harvard konulu çokça sayfa barındırıyor.
Şahsen bu kısımları göz atıp atlayarak okumamı gerçekleştirdim.
Kitabın bazı bölümleri sıkıcı olsa da genel itibariyle faydalı buldum.
Değinmeden geçemeyeceğim kitabın birinci hamur baskısını çok komik bir ücret karşılığında temin edebilirsiniz.
Sorumlu olduğum kitaplardan biri olduğu için başladım ama biraz üniversite ve akademi dünyasına merak ve eğilim duyan herkes Harvard'ın yöneticinden bu dünyayı dinlemek ister, beğenir sanırım. Gerçi bir Yahudinin ve aynı zamanda Rus olan Yahudinin tam da Harvard'ın işleyişini kontrol etmesi için seçili eleman olduğunu anlamak zor değil, hakeza bunu okura sunabilmesi de öyle..