Mukaddime adlı eserinde
kentlerde ve kırsal kesimde yaşayan insanların farklılıklarından bahsetmiş, kentlerde yaşayanların rahat ve kaygısız, kendilerini koruma görevini başkalarına bıraktıkları için güvenli olduğunu, kırsalda yaşayanların ise, kendilerini korumak için her zaman uyanık olduğunu, sıkıntılara göğüs geren, güçlü bir karaktere sahip olduğunu ve doğaya yakın olanın iyi ve doğruyu daha erken kavradığı, doğayla iç içe yaşayanların haksızlığa karşı daha yürekli olduklarını söylemiştir.
Ekonomik refah, israfın artması, manevi-kültürel öğelere önem verilmemesi ve toplumun temel dayanağını oluşturan asabiyetin bozulması vb. sebepler, bu sonucun ortaya çıkmasında büyük rol oynar.
Ekonomik şartların da, toplumsal, hatta manevi-dini hayat üzerinde çok büyük etkisi vardır. Örneğin, zenginlik ve refah, dine karşı bir kayıtsızlığa yol açar, buna karşılık, yoksul halk kesimlerinin, dine daha fazla eğilimli oldukları görülür.
İsmi Abdurrahman, künyesi Ebu Zeyd, lakabı Veliyyüddin, şöhreti İbn Haldun olan müellifin tam adı, Abdurrahman Ebu Zeyd Veliyyüddin İbn Haldun Måliki, Hadramî'dir. Ebu Zeyd künyesini, Arap adetlerine uygun olarak büyük oğlunun isminden dolayı almış olmalıdır. (Oğullarının ismini kesin olarak bilemediğimizden bu hususta kesin hüküm veremiyoruz). Mısır'da kadılık yapmış olması sebebiyle kendisine "Veliyyüddin ünvanı verilmişti. Makrizî es-Sülük adlı eserinde, "Sultan Zähir Berkuk İbn Haldun'u Mäliki kadılığına tayin ederek kendisine Veliyyüddin ünvanını vermişti..." demektedir.