Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed B.El-Muhtar Eş-Şankiti

Muhammed B.El-Muhtar Eş-ŞankitiSiyaset Fıkhı Siyasi Sünnet yazarı
Yazar
8.2/10
29 Kişi
90
Okunma
14
Beğeni
2.426
Görüntülenme

En Eski Muhammed B.El-Muhtar Eş-Şankiti Sözleri ve Alıntıları

En Eski Muhammed B.El-Muhtar Eş-Şankiti sözleri ve alıntılarını, en eski Muhammed B.El-Muhtar Eş-Şankiti kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"İş istişareye ulaşınca, samimi veya basiretli kimsenin istişâresinden yararlan." "İstişârenin senin değerini düşürdüğünü sanma, çünkü kanadın ucundaki tüyler kanadın dibindeki tüylere güç verir."
Cebriye; daha iyisinin olamayacağını düşünmek, geçmiş olaylara mutlaka olması gereken, hiçbir şekilde kendisinden kaçışın olmadığı problemler gözüyle bakmaktır: Bu da eskiden meydana gelmiş olayları günümüze kadar taşımaya sebep olur. Aynı zamanda bu anlayış; olayları gerektiği gibi anlayıp düzeltmeye giden yolu kapatan bir bakış açısıdır.
Reklam
Cumud ise; günün şartlarına uymadığı ve geleceğe de ışık tutmadığı halde geçmişte başarıya götüren vesilelere bağlanmak ve onlarla yetinmektir. Aynı şekilde bu bakış açısı da geçmişte faydalı ve yön verici olan vesilelerin zamanla şer'î temel kaidelerin donuklaşmasına sebep olan bir problemdir
Hafiz İbn-i Cevzi şöyle demektedir: "Şer'i ölçülerde ne Ebu Bekir, ne de Ömer taklit edilir. Bu kuralların üzerinde bina edilmesi gereken temel bir kaidedir. Bundan dolayı büyük şahısları gereğinden fazla yüceltme!"
-Cemel savaşı bittiği zaman Ammar b. Yasir, Aişe'ye (r. anha) şöyle dedi: Bu mesafe sizden alınan ahitten ne kadar uzaktır:" Bununla Allah-u Teala'nin şu sözünü kastediyordu: "Evlerinizde vakarla oturun." Aişe (r.anha) şöyle dedi: "Eba Yekzan!" Ammar; "Evet!" dedi. Aişe (r.anha) devamla dedi ki; "Vallahi sen her zaman doğruyu söyleyen bir insansın!" Ammar şöyle karşılık verdi; Senin ağzından benim hakkımdaki hükmünü veren Alah'a hamd olsun!"
Ammarı şöyle derken duydum: "Aişe, Basra'ya doğru yola çıktı, vallahi o dünya ve ahirette Nebinizin (s.a.v.) eşidir. Ancak Allah-u Teâlâ acaba ona mı, yoksa kendisine mi itaat edeceğiniz konusunda sizi sınamaktadir." ... Amr b. Ğalib şöyle dedi: " Adamın biri Aişe'ye (r.anha) sövdü, Ammar (r.a) bunu duyunca şöyle dedi: "Defol, kahrolasıca seni! Allah Rasûlünün hanımına mı sövüyorsun?" ... Ammar'ın bu açıklamadan kastı, Ali'nin (ra.) doğru olan tarafta oluğunu bildirmekti. Bununla birlikte; Aişe'nin (r.anha) dinden çıkmadığı gibi Cennet'te Nebi'nin (s.a.v.) eşi olmaktan da çıkmadığını ifade ediyordu. İşte bu Ammar'ın insafı, Allah'tan korkusu, hak sözü söylemek için gösterdiği hassasiyetine işaret etmektedir."
Reklam
İbn-i Teymiye, Sahabe-i kiramın yerini ve İslam'ın temel kaidelerini savunmak arasındaki dengeyi büyük oranda koruyabilmiştir. Bu bir çok insanın yakalamayamadığı bir dengedir. Başkaları, şahısların konumlarını korumak adına şeriatin kurallarını feda etmişlerdir. Diğer taraftan kimileri de şer'î kuralları savunmak adına şahısları feda etmiştir.
İbn-i Teymiye kendisinden öncekilerden farklı olarak Hilafet ve Saltanat arasındaki farkı çok güzel bir şekilde ortaya koymuştur. Bunuda şu sözleriyle ifade etmiştir: Rasulullah'ın (s.a.v) nebevi hilafetin biteceğini bildirmesinde, saltanatın yerilmesi vardı." Çünkü "saltanata dayanan sistemde dinin bazı hükümleri terk edilmiştir."
Nebi (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: "Kadılar/hakimler üç gruptur. Bunlardan birinci grupta olanlar Cennet'te, diğer iki gruptakiler ise Cehennem'dedir. Birinci grupta olanlar, doğruyu bilen ve onunla hükmedenlerdir ki bunlar Cennet'tedirler, ikinci grupta olanlar cehaletle insanlar arasında hükmedenlerdir. Bunlar Cehennem'dedir. Üçüncü grupta olanlar ise hakkı bildiği halde onun hilafina hüküm verir ki o da Cehennem'dedir."
Reklam
Mistah b. Esase (r.a.) Bedir'e katılan muhacirlerdendi. Ancak İfk olayında müminlerin annesi Aişe'ye (r.anha) iftira etmek gibi bir yanlışa iştirak etti. Aişe (r.anha) ifk olayından ilk defa haberdar oluşunu şöyle anlatır; Ben ve Ümmü Mistah birlikte çıktık.. Ümmü Mistah tökezledi ve şöyle dedi: Mistah perişan olsun!" Ona dedim ki: "Ne kadar kötü bir şey söyledin! Sen Bedir'e katılmış birine mi sövüyorsun?" Mistah'n annesi itirazıma karşın söylediklerini nakletti. Ben de olanlardan haberdar oldum..." "...sonra Allah-u Teala beraatımı bildiren ayeti indirdi.." Bu olay üzerine Ebu Bekir (ra.) şöyle dedi: "Vallahi Aişe için söylediklerinden dolayı Mistah'a hiçbir şey infak etmeyeceğim!" Çünkü Ebu Bekir (r.a.), Mistah fakir olduğundan kendisine olan akrabalığına istinaden yardım ediyordu. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ şu ayet-i kerimeyi indirdi; "İçinizden nimet ve varlık sahibi kişiler, yakınlarına, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere yardım etmeyeceklerine dair yemin etmesinler. Affetsinler, kusurlarına aldırmasınlar! Allah'ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? Allah, bağışlayandır, merhamet sahibidir" Bu ayet inince Ebu Bekir (ra.) dedi ki; "Evet vallahi Allah'ın beni bağışlamasını dilerim." Ebu Bekir (ra.) Mistah'a (ra.) daha önce gönderdiği nafakayı göndermeye devam etti ve; "Onun nafakasını asla kesmeyeceğim..." dedi"
Peygamber'in (s.a.v) askerlerinin gideceği yönü müşriklere bildirmeye çalışan Hatib b. Ebi Belta olayı da bu konuda zikredilebilecek olaylardandır. Ebu Belta'nin sergilediği bu davranış, özellikle savaş gibi durumlarda basit bir hata değildir. Buhârî, bu rivayeti "Casusluk" başlığı adı altında zikreder. Ebu Davûd da bu olayı "Müslüman'ın casus olması" başlığı altında zikreder. Ömer'in (r.a.) onu öldürme isteği karşısında Nebi (s.a.v.) onun Bedir ehlinden, aynı zamanda İslam'a ilk girenlerden biri olduğunu zikrederek Ömer'i engelledi. Ömer (ra.) onun boynunu vurmak isteyince Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu; "O, Bedir savaşında bulundu. Allah, Bedir ehlini gördü ve şöyle buyurdu;"İstediğinizi yapın, çünkü ben sizi bağışladım." Amr b. Dinâr şöyle dedi. "Onunla ilgili olarak şu ayet-i kerime indi "Benim ve sizin düşmanlarınızı dostlar edinmeyiniz."
- Tarihi metodu benimseyenler Muaviye b. Ebi Süfyan'ı kendi çağındaki ya da kendinden sonra gelen sultanlarla kıyaslamaktadırlar: Diğer sultanlara oranla daha iyi olduğunu söyleyerek onu savunmaktadırlar. Bu, yerinde bir yaklaşımdır. Çünkü diğer sultanlarla kıyasladığımız zaman, Muaviye'nin Müslümanlara muamelesinin, dine yaklaşımının diğer sultanlara oranla daha adil ve iyi olduğu görülmektedir. - Muaviye'yi asıl metoda göre değerlendirenler ise onu, Peygamberle başlayıp "raşid halifeler"le devam eden nebevi devletin üzerine bina edildiği temel kaidelere göre değerlendirmektedirler.
Takva sahibi şahıs tıpkı Sad b. Ubade gibi salih bir kişi olabildiği gibi bazı durumlarda bu takva, Sad b. Ubade'de olduğu gibi kendisini cahiliyet taassubundan kurtaramayabilir de... Mesela Aişe (r.anha), bir seferinde Sad b. Ubade'nin salih bir insan olduğunu ancak kendisini kimi durumlarda cahiliyet taassubundan kurtaramadığını söyledi. Sa'd b. Ubade'nin, İfk hadisesinde Sa'd b. Muaz'ın "Bu kişi bizden biri ise biz, diğer kabiledeyse onlar cezalandırır" teklifine karşı münafıkların başı Abdullah b. Ubeyy'e taraf çıkması gibi...
Peygamberimiz Muhammed (s.a.v.) Ensar'dan olan Nu'man b. Amr'a içki içtiği için ceza vermiştir. Aynı şekilde Ömer b. Haytab (r.a.) kendi döneminde Kudame b. Mez'ûn'u cezalandırmıştır. Bu iki Sahabe de Bedir savaşına katılmışlardı. Allah-u Teâlâ'nın seçtiği ve masum kıldığı Peygamberler hariç insanoğlu, tabiatı gereği iman yönden ne kadar güçlü olsa da hayatında bir zaafa ve eksikliğe sahip olabilir.
271 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.