Muhammed Hüseyin (R.A.)

Gönül Sohbetleri yazarı
Yazar
8.5/10
7 Kişi
11
Okunma
7
Beğeni
1.715
Görüntülenme

Muhammed Hüseyin (R.A.) Sözleri ve Alıntıları

Muhammed Hüseyin (R.A.) sözleri ve alıntılarını, Muhammed Hüseyin (R.A.) kitap alıntılarını, Muhammed Hüseyin (R.A.) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Allah’ı anlatmak asla mümkün değildir, Allah’ı hiç kimse anlatamaz. Ne Allah’ın kudretini, azametini, kibriyasını ne de Allah’ın güzelliğini, rahmetini hiçbir şekilde anlatamaz. Yaratılmış bir mahlûk yaratanı nasıl anlayabilir, anlatabilir. Aslında iş Allah’ı anlatmaya, güzelliğini anlatmaya gelince, Allah’ı sevmeye, aşka, muhabbete gelince söz bitiyor. Orda artık söz bitmiştir, kelimeler bunu izah edemez. Bir kul, rabbini anlatırken nasıl anlatmalıdır? Herkes rabbini kendine göre anlatır. Her birinin anlattığı aslında Allah değildir, her birinin anlattığı kendi rabbidir. Kendi gönlünde hayal ettiği, vehmettiği rabbidir. Biri, kendi gönlünde vehmettiği rabbini nasıl anlatır? Mesela, böyle bakıp “işte şu cennetliktir, şu cehennemliktir, Allah buna gazap etmiş, bu küfürdedir, bu nifaktadır” deyip hüküm verir. Bu onun rabbidir, onun kendi kendine ürettiği, vehmettiği rabbidir. Onun rabbi öyleymiş, öyle bir rabbe iman etmiş, Haşa! O, Allah değildir. Allah’ı bilmediği, tanımadığı için öyle anlatıyor, Allah’ı anlattığını zannediyor. Aslında o kendi kendine vehmettiği, hayal ettiği putunu anlatıyor. O, Allah değildir. Allah böyle sıfatlardan, böyle vasıflandırılmaktan münezzehtir.
Allah ayet-i kerimede; “hatırlat çünkü hatırlatmak mü’minlere fayda verir” buyurmuştur. Bizim de birbirimize, hatta kendi kendimize hatırlatmamız gerekir. Her gece yatarken, her sabah kalkarken “nerden geldim, neye gelmişim, rabbim benden ne istiyor, nasıl yapmam lazım” deyip düşünmemiz sonra bu doğrultuda çaba, gayret göstermemiz gerekir. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz her gece uyumadan önce; “ya rabbi, beni yarın tekrar diriltirsen inşallah yarınım bugünümden daha güzel, daha hayırlı olacak” derdi. Sabah uyandığında ise bu sefer; “beni tekrar dirilten Allah’a hamd olsun” der ve işe koyulurdu. Bu dünyaya, bu âleme sevmeye gelmişiz. Bu nedenle Resulullah (s.a.v.) Efendimiz; “sevmeyen ve sevilmeyende hayır yoktur. Kişi güzel ahlakıyla gece sabaha kadar ibadet, gündüz oruçlu sevabı alır.38 Sizin Allah’a en sevgili olanınız ahlakça en güzel olanınızdır, ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur.
Reklam
Farz edelim ki bu kişi Allah’ın kalbini mühürlediği kimselerden olsun. Böylesi de vardır, o açıktan Allah’a düşmanlık yapar, Allah’ın peygamberine düşmanlık yapar, Allah’ın vahyine düşmanlık yapar ve bunu da bilerek iftiharla yapar. Bu kişi için artık yapılacak bir şey kalmamıştır. Bir de bakarsın ki Allah onun kalbini mühürlemiş. Kalbin mühürlenmesi en son muameledir. Ondan önceki muamele neydi? Kalbin kilitlenmesi, kalbin taş gibi kas katı kesilmesi, kalbin hastalıklı olması mühürlenme en sondadır. Mühürlenen bir kalbe sahip olanı artık görüyorsun ki cehenneme gidiyor. Onun için ne demen lazım? -Ondan nefret edip onun sıkıntısını gönlümüze almamız doğru değildir. Kendimizi onun günahıyla, şirkiyle kirletmemiz doğru değildir. Ne diyoruz; “ya rabbi! İnsan olamadı artık tıpkı hayvan gibidir; ama hayvanın da hayvan olarak imtihan sahnesinde bir rolü vardır ve ona da ihtiyaç vardır.” diyoruz. Bütün imtihanlar Allah’ın Rahman isminin tecellisindendir. Allah, kulu merhamete ersin diye, cennete girsin diye, kâmil insan, Hz. insan olsun diye imtihana tabi tutar. Bu imtihanların içinde müşrik var, kâfir var, şeytan var, münafık vardır. O imtihan ne olursa olsun o, Allah’ın Rahman isminin tecellisindendir. Firavun, Musa (a.s.) için velinimetti; çünkü onun kazanmasına sebep olmuştu. Firavun olmasa Musa, Hz. Musa (a.s.) olmaz, Kelimullah olmazdı.
Ben kendi bakışımı söyleyeyim; bütün cemaatlerin hem önderlerine hem de o cemaattekilere baktığımda hepsini cennetlik olarak görüyorum ve buna yemin ediyorum. Allah’a yemin ediyorum ki hepsini cennetlik olarak görüyorum. Bununla beraber hakkı, hakikati olduğu gibi ortaya koyuyor, tehlikeyi ve uçurumu, küfrü ve nifakı da gösteriyorum. Neden?
Resulullah (s.a.v.) Efendimiz; “Kıyamet günü her bir kişi için gözün görebildiği kadar yükseklikte 99 kitap konur. Kulların amelleri onda yazılıdır” buyurur. 99 kitap olmasının bir hikmeti vardır. Bunun sebebi; Allah’ın 99 isminin karşılığı olmasıdır. Sadece yaptıklarımızdan değil bir de yapmadıklarımızdan hesaba çekiliriz. Mesela; biri
“ey nefsini israf eden kullarım (ey haddini aşmış, kendini perişan eden, kendini, hayatını harcayan kullarım) Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Allah bütün günahları affeder” (Zümer 53) Bu durumda günahımız ne olursa olsun eğer “Allah beni affetmez” dersek ayetleri inkâr etmiş, Allah’ın sözüne itiraz etmiş, güvenmemiş, hatta kendi günahımızı Allah’a şirk koşmuş oluruz. Eğer Allah’ın bizi affedeceğini düşünmüyorsak; “ben o kadar büyüğüm, o kadar çok şey yapmışım ki Allah bile beni affetmez, benim günahım Allah’ın rahmetinden, mağfiretinden, affından daha büyüktür” demiş oluruz. Zaten en büyük günah, bu günahtır, en büyük küfür, bu küfürdür. Kul acziyetini bilmelidir. Eğer “ya rabbi ben senin aciz kulunum, hatalıyım, kusurluyum, günahkârım, ama sen benim rahman ve rahim olan, gaffur ve gaffar olan, tevvab olan, vedud olan, vahid ve ehad olan, samed olan rabbimsin. Sen benim ilahımsın, mabudumsun, maşukumsun ben sana sığınıyorum, senden başka gidecek yerim mi var, beni af ve mağfiret et” dersek Allah’ın rahmeti, mağfireti, muhabbeti üzerimize tecelli eder. Zaten bütün mesele budur, acziyetimizi bilip rabbimize dönmemizdir.
Reklam
296 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.