Allah’ı anlatmak asla mümkün değildir, Allah’ı hiç kimse anlatamaz. Ne Allah’ın kudretini, azametini, kibriyasını ne de Allah’ın güzelliğini, rahmetini hiçbir şekilde anlatamaz. Yaratılmış bir mahlûk yaratanı nasıl anlayabilir, anlatabilir. Aslında iş Allah’ı anlatmaya, güzelliğini anlatmaya gelince, Allah’ı sevmeye, aşka, muhabbete gelince söz bitiyor. Orda artık söz bitmiştir, kelimeler bunu izah edemez.
Bir kul, rabbini anlatırken nasıl anlatmalıdır?
Herkes rabbini kendine göre anlatır. Her birinin anlattığı aslında Allah değildir, her birinin anlattığı kendi rabbidir. Kendi gönlünde hayal ettiği, vehmettiği rabbidir.
Biri, kendi gönlünde vehmettiği rabbini nasıl anlatır?
Mesela, böyle bakıp “işte şu cennetliktir, şu cehennemliktir, Allah buna gazap etmiş, bu küfürdedir, bu nifaktadır” deyip hüküm verir. Bu onun rabbidir, onun kendi kendine ürettiği, vehmettiği rabbidir. Onun rabbi öyleymiş, öyle bir rabbe iman etmiş, Haşa! O, Allah değildir. Allah’ı bilmediği, tanımadığı için öyle anlatıyor, Allah’ı anlattığını zannediyor. Aslında o kendi kendine vehmettiği, hayal ettiği putunu anlatıyor. O, Allah değildir. Allah böyle sıfatlardan, böyle vasıflandırılmaktan münezzehtir.