Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed Hüseyin (R.A.)

Muhammed Hüseyin (R.A.)Gönül Sohbetleri yazarı
Yazar
8.5/10
7 Kişi
11
Okunma
6
Beğeni
1.599
Görüntülenme

Muhammed Hüseyin (R.A.) İletileri

Muhammed Hüseyin (R.A.) iletilerini, Muhammed Hüseyin (R.A.) okur görüşlerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
EN’AM SURESİ 124. AYETİ 66 KEZ OKUYANIN HER DUASI KABUL OLUR DİYORLAR, BU DOĞRU MUDUR? Böyle bir şey olsaydı o zaman kimse çalışmazdı, sadece o sureyi, ayetleri okur ve işleri hallolurdu! Dolayısıyla böyle bir şey yoktur, birbirimizi böyle şeylerle kandırmayalım. Bir de bunu sanki bir hadismiş gibi takdim etmek bütünüyle yanlıştır. Diyelim ki
İSTİHARE NAMAZINI AÇIKLAYABİLİR MİSİNİZ? İstihare namazı bir şeyin hayırlı mı hayırsız mı olduğunu öğrenmek için kılınan bir namazdır, diye bilinir. Oysaki herhangi bir şeyi Allah’a sormak için istihare namazı kılınmaz ya da “ya rabbi! Falan konunun hayırlı mı, hayırsız mı olduğunu bana göster” demek için kılınmaz. İstihare namazı; hayırlısı olsun diye iki rekât namaz kılıp “ya rabbi! Şu işe niyet ettim, hakkımızda hayırlı eyle” deyip iki rekât namaz kılmak ve Allah’tan hayırlısını dilemektir. Doğru olan budur. Yoksa “ya rabbi! Bunun hayırlı mı, hayırsız mı olduğunu bana göster, ona göre hareket edeyim” demek yanlıştır. Böyle bir namaz yoktur. Allah, insana akıl ve irade vermiştir. Sanıldığı gibi bir istihare namazı yoktur; ama istişare etmek vardır, hatta istişare etmek Allah’ın bir emridir. Bu nedenle birinin sadece kendi aklıyla hareket etmemesi, herhangi bir konuyla ilgili o konuda danışabileceği ehil kimselerle istişare etmesi, onların fikrini, düşüncesini alıp öyle hareket etmesi gerekir. İstişare bize mutlaka hayrı kazandırır, doğru yaptırır, böylece yanlışları ayıklama imkânımız olmuş olur.
Söz Hakkı 2
Söz Hakkı 2
Muhammed Hüseyin RA , Söz Hakkı 2. Cilt, s. 197.
Reklam
Sonra o zat Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’e; -İslam nedir, diye sordu. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz; -İslam; Allah’a hiçbir şeyi şirk koşmadan ona âbd olmandır, buyurdu. Bu, İslam’ın birinci şartıdır. Yani İslam; sevgide hiçbir şeyi, hiç kimseyi Allah’ın önüne koymadan Allah’ı sevmendir. Onun rızasını kazanmak, ona vasıl olmak, onun likasına ermek, emrini yerine getirmek için çaba, gayret sarf ederek ona koşmandır. Bunu bilmiyorsan hiçbir şey bilmiyorsun; yani dini kenarından, köşesinden birkaç emirle anlamaya çalışmışsın demektir. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz islamın şartlarını anlatmaya devam edip; namazı ikamet etmen, ramazan orucunu tutman, farz olan zekâtı vermendir, buyurdu. İslam’ın farzlarından biri de hacdır; ama hac o zaman bu şartların içinde yoktu; çünkü daha farz olmamıştı. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz İslam’ı anlattıktan sonra o zat, Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’e yine; “doğru söylediniz” deyip onu tasdik etti. Muhammed Hüseyin, Fatiha Suresinin Tefsiri, s.24.
Kur'an'ın Özü, Kapısı, Fatiha Suresi'nin Tefsiri
Kur'an'ın Özü, Kapısı, Fatiha Suresi'nin Tefsiri
Kul bu manevi yolculukta bir adım daha atıp, Allah’ın nimet verdiği kullarla beraber yürümeye başladığında “sırâtallezîne en’amte aleyhim” ayetinden bir önceki ayet olan “İhdinâs sırâtel mustakîm”9 ayetine gelir ve Allah’ın nimet verdiği kullarla beraber sırat-el mustakime girer. İşte burada yolculuk başlar. Burası nefsin mülhime makamıdır. Kul artık ilham almaya başlar. Yolculuk yapar ve Allah’ın nimet verdiği kimselerin kazandığını kazanmak için çaba ve gayret sarf eder. Bununla beraber hidayetçiye uyar, yolu yürür. Burası mülhime makamıdır. Allah Fatiha’yı niye aşağıdan değil de yukarıdan anlattı? -Çünkü kulunu cennetten aşağıya; yani yukarıdan aşağıya indirmişti. Kulun da Fatiha’yı yukarıdan aşağı anlaması gerekir ki aşağıdan yukarı çıkabilsin. Muhammed Hüseyin, Fatiha Suresinin Tefsiri, s.17.
Kur'an'ın Özü, Kapısı, Fatiha Suresi'nin Tefsiri
Kur'an'ın Özü, Kapısı, Fatiha Suresi'nin Tefsiri
İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn’den sonra Mâliki yevmid dîn:11 “O din gününün malikidir” ayeti gelir. Kulun yolculuğu burada devam eder. Allah din gününün malikidir. Kul artık hesabını görür. Maliki yevmiddin derken Allah sadece Kıyamet gününde hesap gören değildir; kulun hesabı burada görülür, görülmesi gerekir. Kulun, “mâliki yevmid dîn” ayetini burada tanıması, kendi hesabıyla burada karşılaşması gerekir. Yolculuk esnasında kulun hesabı görülür. Allah ayet-i kerimede; “hesap görücü olarak Allah yeter”12 buyurur. O da hesabını Allah’a, Allah’ın vahyine, Allah’ın peygamberine gördürür. Onlara göre hesap görür, hesabı, Allah ile görür. Mâliki yevmid dîn ayetiyle kul öyle bir hesap verir ki onda hesaptan eser kalmaz. O dehşet halinde, değil onda herhangi bir şey, orda kendisi bile kalmaz, bütünüyle Allah’a teslim olur. Kulun bu teslimiyeti ona rızayı getirir ve kul, Allah’tan razı olur. Kul, Allah’tan razı olunca Allah da ondan razı olur. Muhammed Hüseyin, Fatiha Suresinin Tefsiri, s.18.
Kur'an'ın Özü, Kapısı, Fatiha Suresi'nin Tefsiri
Kur'an'ın Özü, Kapısı, Fatiha Suresi'nin Tefsiri
Evet, Allah’a iman; Allah’ı her şeyden, canından çok sevmektir. Allah, ayetlerinde bunu beyan ettiği için anladık. Aynı şekilde Resulullah (s.a.v.) Efendimiz; “sizden biri, Allah ve resulünü her şeyden çok, canından çok sevmedikçe iman etmiş olmaz.”3 Bir de; “sizden biri kendisi için istediğini din kardeşi için de istemezse mü’min olmaz4 buyurmuştu. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz imanı beyan ederken imanın ölçüsünü ortaya koymuştur. İstersen kabul etmeyebilirsin; ama kabul etmezsen Resulullah (s.a.v.) Efendimiz sana “mü’min” demez, “sen mü’min olmamışsın” der. Önce Allah’a, sonra Allah’a kavuşmaya, vasıl olmaya iman etmemiz gerekir. “Allah’a vuslat etmek lazım” dediğimizde birileri çıkıp; “vuslat da neymiş, bu da nerden çıktı” diyebilir. Hâlbuki vuslat imanın şartıdır. Âlimlerimiz Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’den beş yüz sene sonra Allah’a kavuşmaya imanı imanın şartlarından çıkarıp, yerine imanın şartı olarak “hayrihi ve şerrihi minallahu teala” kısmını koymuştur. Vel ba’su ba’del mevti hak: “Ölümden sonra dirilmeye, huzura çıkıp hesap vermeye iman etmek” zaten imanın şartında vardır. Fatiha Suresinin Tefsiri s.25
Kur'an'ın Özü, Kapısı, Fatiha Suresi'nin Tefsiri
Kur'an'ın Özü, Kapısı, Fatiha Suresi'nin Tefsiri
Reklam
Allah, nefsin yedi mertebesini Fatiha’yla anlatır, buna nerden başlamamız gerekir? “Allah, insanı en güzel surette, ahsen-i takvim kıvamında, kâmil manada yarattı.”2 Yani Allah, insanı fıtrat itibariyle böyle yaratıp ona her şeyi vermiştir. Bir de ona; “ben senin rabbin değil miyim” diye sormuş, o da; “kâlû belâ şehidnâ”3 deyip buna şahit
Allah’a kavuşma emri “lika” yerine; hayrihi ve şerrihi minallahu teala: “Hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna iman etmek” demek yanlıştır. Zaten böyle bir kelime doğru bir kelime değil, böyle iman etmek de doğru bir iman değildir. Her ne kadar bunu imanın şartı olarak koyanlar o andaki duruma bakıp; “böyle yaparsak doğru yaparız” demiş olsalar bile hiç kimse Allah’ın dininden bir emri çıkarıp yerine başka bir emri koyma hakkına sahip değildir. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’e gelen din, Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’in anlattığı dindir. Eğer bunun dışında bir şey söylersen bu din İslam dini olmaz, bu senin dinin olur. Bir kere şunu kesinlikle bilmek lazım; hayrı ve şerri yaratan Allah’tır; ama hayır ve şer Allah’tan değildir. Kul şerri tercih ederse Allah şerri yaratır, hayrı tercih ederse hayrı yaratır. Bu yüzden Allah ayet-i kerimede; “de ki: Bütün hayırlar (bütün iyilikler, güzellikler) Allah’tan. Bütün şerler, kötülükler de kendi nefsinizdendir”5 buyurur. İnsanın kendi nefsinin şerrini Allah’a mal etmesi yanlıştır, doğru değildir. Eğer hayır da şer de Allah’tan ise o zaman bu; biz suçsuzuz, Allah’ ne yazmışsa onu yapıyoruz, Allah bizi kendi yazdığına zorluyor anlamına gelir. Bu nedenle “hayır ve şer Allah’tandır” demek imanın şartı değildir. İmanın şartlarında hayrihi ve şerrihi minallahu teala’nın yerine Ve bi likaihi: “Allah’a kavuşmak, ona yolculuk yapıp vasıl olmak” vardır. Fatiha Suresinin Tefsiri, s. 26
Kur'an'ın Özü, Kapısı, Fatiha Suresi'nin Tefsiri
Kur'an'ın Özü, Kapısı, Fatiha Suresi'nin Tefsiri
YÜZ BİN LİRANIN ZEKÂTI NE KADARDIR? Zekât, malın kırkta biridir. Malın kırkta biri, yüzde iki buçuk demektir. Dolayısıyla yüz bin liranın zekâtı da iki bin beş yüz lira eder. Bununla ilgili bir kıssa anlatayım. Biri, Hz. Ali (r.a.) Efendimiz’e gelip “ne kadar zekât vermem lazım” diye sorar. Hz. Ali (r.a.) ona “sana göre mi yoksa bana göre mi” diye cevap verir. Adam da “zekât sana göre ya da bana göre ayrı ayrı mıdır” diye sorar. Bunun üzerine Hz. Ali (r.a.) Efendimiz “evet, sana göre kırkta biri, benim için ise hepsidir” buyurur. Hz. Ali (r.a.)’ın “bana göre hepsi” demesinin sebebi nedir? Allah ayet-i kerimede “(onlar) sana neyi infak etmeleri gerektiğini soruyorlar. De ki: İhtiyacınızdan fazlasını” (Bakara 219) buyurur. Hz. Ali (r.a.) Efendimiz, bundan dolayı bana göre hepsidir, buyurmuştur. Elbette ki farz olan, şart olan, olmazsa olmaz olan, en az olan kırkta birdir; yani yüzde iki buçuktur. Tabi, bu durum paraya göre böyledir. Diğer mallara göre durum değişir. Misal; buğdaya, arpaya, hurmaya ya da büyükbaş, küçükbaş hayvanlara göre durum değişir. Pir Muhammed Huseyin, Söz Hakkı, I, s. 485.
Söz Hakkı 1
Söz Hakkı 1
EŞİM SÜREKLİ HUZURSUZLUK ÇIKARIYOR, NE YAPMALIYIM? Eşimiz, çocuğumuz, annemiz, babamız veya kardeşimiz kim olursa olsun huzursuzluk çıkardığında o huzursuzluk aslında onun kendi gönül âlemindedir. Kişi kendi içinde nefsiyle ve şeytanla savaş halindedir, işin içinden çıkamadığından dolayı kendi içinde yaşadığı kavga bir süre sonra dışarı taşar ve
33 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.