Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ömer Torlak

Ömer TorlakPazarlama Stratejileri yazarı
Yazar
7.6/10
5 Kişi
31
Okunma
0
Beğeni
807
Görüntülenme

Ömer Torlak Sözleri ve Alıntıları

Ömer Torlak sözleri ve alıntılarını, Ömer Torlak kitap alıntılarını, Ömer Torlak en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hatırlamak istemese insan, güzellikler ve iyilikler kalır mıydı dünyada?
Değişen algıya bağlı olarak dürüstlük değerine uygun hareket etmeye çalışan girişimcinin “enayi” “aptal” ve daha masum ifadesiyle “saf” olarak etiketlendiğine tanık olmaktayız.
Reklam
Aile olmanın gereği, derdi, tasayı ve sevinci paylaşmak.
Haritalarda bakıldığında ince çizgiler gibi duran yollar, hasrete kucak açtığı gibi hasreti sonlandıran çizgilere dönüşebiliyordu
Bugün pek çoğu tarafından tatil yapma vesilesi olarak algılanan bayramların bayram olarak kutlandığı günler elbette hatırlanmaya değer
İyilik yapmanın gösterişe dönüştüğü ya da dönüştürüldüğü bir dünyada yaptığı iyiliği unutan insanlar, az da olsa iyi ki hâlâ var. İyilikleri bile unutan insan elbette hatırlamayı arzu etmediği kötü hatıralarını da unutmayı yeğler. Unutmak, işte tam da insanın hafızasında kötü yer edinmiş ve hatırlamak istemediklerinden kurtulma yönüyle, belki de insana verilmiş büyük bir nimet!
Reklam
Yakınlık ve dayanışma duygusu: Aile içinde, aileyi oluşturan bireyler arasında güven ve dayanışma varsa aile dışında bireyin karşılaştığı stres getirici olumsuz durumlar ve olaylar yıkıcı ve yıpratıcı etkisini pek göstermez. Güven duygusunun baskın olduğu aile dış dünyanın oluşturduğu sıkıntı ve kaygılarından kendisini kurtarır.
Sekam - Mayıs, 2016Kitabı okudu
Aile bireyleri arasındaki ilişkiler çocukları “ben değerliyim” ya da “değersizim” duygusuna sahip kılar. Bireysel kimliğin oluşumunda gerekli ve önemli olan bu duygu uygun biçim ve miktarda yerine getirilmezse çocuk farklı davranışla bu duyguyu elde etmeye çalışır.
Sekam - Mayıs, 2016Kitabı okudu
Aile bireyleri arasındaki ilişkiler çocukları “ben değerliyim” ya da “değersizim” duygusuna sahip kılar. Bireysel kimliğin oluşumunda gerekli ve önemli olan bu duygu uygun biçim ve miktarda yerine getirilmezse çocuk farklı davranışla bu duyguyu elde etmeye çalışır.
Sekam - Mayıs, 2016Kitabı okudu
Cinsel ihtiyaçların belirlenmesine ilişkin bazı ölçülerin belirlenmesi, toplumdaki değerlerin korunması açısından son derece önemlidir. Konuya ilişkin önemli bir çalışmanın sahibi olan Gerald Leslie’nin cinsel hayatın toplum tarafından düzenlenmesine ilişkin tespiti önemlidir: “Toplum tarafından düzenlenmemiş ve kontrol altına alınmamış herhangi bir içgüdü yoktur. Hiçbir toplum içgüdülerin kontrolsüz bir şekilde davranışlara dönüşmesine izin vermemiştir. Cinsellik de böyledir. Çünkü serbest cinsel ilişkiler toplum ve aile yapısını ciddi anlamda tehlikeye sokardı” (Les- lie, 1982: 16).
Sayfa 32 - Sekam - Mayıs, 2016Kitabı okudu
Reklam
Aile, sosyal yapının temel unsurlarından birisi ve hatta yaygın kabul gördüğü biçimiyle “toplumun temel taşıdır” (Edwards, 1969: 3.) Bu özellik, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin aile ve evliliğe ilişkin 16. maddesinde “Aile, toplumun doğal ve temel unsurudur” biçiminde karşılığını bulmuştur. Aile, toplumun temel taşı/unsuru olmasının yanı sıra, bireyin kimlik ve kişiliğinin inşasındaki rolü ve kapsamıyla da önemli bulunmaktadır. Bireyin sosyal çevresiyle teması doğumla katılmış olduğu ailesi aracılığıyla ve ailesiyle başlamaktadır.
Sayfa 23 - Sekam - Mayıs, 2016Kitabı okudu
Birey, kimlik ve kişiliğinin temel özelliklerini, dolayısıyla bireysel yaşamın önemli yönlerinden birisi olan tüketime yönelik tutum ve davranışlarını büyük oranda aile içinde kazanmakta ve geliştirmektedir. Bebeklikle başlayan ve çocukluk, ergenlik, gençlik, olgunluk, yaşlılık, ihtiyarlık dönemleriyle devam eden bireysel gelişim aşamalarında, diğer çevresel faktörlerin yanında özellikle aile, bireyin tüketim davranışlarını etkilemekte, ailenin baskın olduğu tüketim tarzı bireyin yaşamının önemli bir özelliği olarak anlam kazanmaktadır.
Sayfa 13 - Sekam - Mayıs, 2016Kitabı okudu
Aile, insanlığın en temel ve en eski sosyal kurumlarından birisi ve hatta ilkidir. Aile, bir zamanlar yerine getirdiği işlevleriyle insan yaşamını tüm boyutlarıyla kuşatacak kadar kapsamlı ve aynı zamanda kurumu olacağı toplumun ilk şeklidir. Ailenin büyüyüp topluma dönüşmesiyle toplumun temel taşına ve en işlevsel kurumuna dönüşmüştür.
Sayfa 29 - Sekam - Mayıs, 2016Kitabı okudu
"... tarihin biraz erken dönemlerine giderek aileyi incelemek söz konusu olduğunda, bu kurumun, üyelerinin neredeyse tüm ihtiyaçlarını karşıladığı, üyelerinin ihtiyaçlarının hem şekillenmesini ve hem de karşılanma tarzını kontrol edip düzenlediği, her bakımdan tüketen değil üreten bir kurum olduğu görülür. Ancak zamanla bu işlevlerinden bazılarını diğer toplumsal kurumlara aktararak, işlevlerinde bir azalma gerçekleştiği görülmektedir. Örneğin çocuk yetiştirme gibi en temel işlevlerinden birisi modern zamanlarda doğum evleri, çocuk yuvaları, kreşler, anaokulları, ilkokul gibi kurumlar arasında paylaşılmıştır. Ticari kuruluşlar, iktisadi işletmeler ailenin ekonomik işlevlerinden birçoğunu kendi bünyelerine alarak ailenin bu işlerden de uzaklaşmasına neden olmuşlardır. Kumaş dokuma, kilim/halı dokuma, giysi dikme, ekmek pişirme, besin hazırlama gibi çok çeşitli ev hizmetleri, yine aileden başka kurumlara, ticari işletmelere geçmiştir. Üyelerinin ekonomik, sosyal, psikolojik, fiziksel güvenliğini sağlama işlevleri de sosyal güvenlik kuruluşlarına, sosyal danışmanlık veya psikolojik danışmanlık birimlerine, güvenlik birimlerine aktarılmıştır. Bugün gelinen aşamada, ailenin geçmişe göre yerine getirdiği işlevlerin son derece azaldığı kolaylıkla tespit edilebilmektedir.
Sayfa 29 - Sekam - Mayıs, 2016Kitabı okudu