En Eski Osman Şahin kitaplarını, en eski Osman Şahin sözleri ve alıntılarını, en eski Osman Şahin yazarlarını, en eski Osman Şahin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Askıya alınan insana elektrik verildiği zaman, insanın
bedeninde ne kadar kan varsa, uçlara kaçarak,
ellerde ayaklarda toplanıyor. Böyle olunca kan basıncından
elleri, ayakları mosmor şişmeye başlıyor. Akıl
almaz ağrılar biniyor organ uçlarına. O hale gelmiş bir
insana orta şiddette bir yumruk vursan derhal ölebilir.
Bedenin en ufak direnci kalmamıştır çünkü. Kanı kalmamış
ki, direnci olabilsin . . .
Yine aynı arkadaşımız anlatıyordu:
"İşkence sırasında o denli bitmiş tükenmiştim
ki, bana neyi sordularsa tümüne 'evet' demek zorunda
kaldım. Eğer o anda 'Ananla bacınla da zina yaptın
mı?' deselerdi, 'Evet yaptım ,' diyecektim."
Bir başka arkadaşımıza da tuzlu su işkencesi yapmışlardı:
" . . . her Allah'ın günü birkaç bardak tuzlu su içiriyorlardı.
Başka da yiyecek vermiyorlardı, yalnızca tuzlu
su . . . " Aşırı dozda tuzlu su içirilen insan ağır ağır susuzluktan
kavrulup kurumaya başlıyor. Arkadaşımız
ısrarla yiyecek ekmek isteyince vermiyorlar, ekmek
yerine bol tuzlu un bulamacı veriyorlar. Tuzlu bulamacı
yiyen arkadaşımız bir-iki gün sonra yarı komaya giriyor.
Hastaneye kaldırılması gereken arkadaşımızı komalık
halindeyken sorguya çekiyorlar. O hale getirilen
insanın sorgusundan hayır gelir mi? Hukuka bir yararı
olabilir mi?
Bu yılı da bitirdik. Güzel bir sene değildi. Güzel hatırlayacağım şeyler olabilir, ama güzel olmayan şeylerin yanında hepsi kaybolup gidiyor. Osman Şahin'in kitabı da seneyi uğurlarken okumak için uygun bir kitap gibi, çünkü Osman Şahin de geçmişine, yörük hayatının ilk senelerine, kendi mazisine, yaşadığı topraklara, ailesine, doğaya, hayvanlara,
Osman Şahin'in bu güzel öykü kitabı çok iyi bir kaleme ait olduğunu belli eden bir sürü izle dolu: bütün öykülerde ön plânda yer alan güzel doğa betimlemeleri, karakterlerini bir yandan kitabın kapağında da sözü edilen o sözlü geleneğin taşıyıcısı olacak şekilde hayâl ve sisli, belirsizlikle gerçekçilik arasında anlatabilen bir kalem; teklemeyen-
Osman Şahin'in bu eseri, okuduğum bir önceki kitabı olan Ölüm Oyunları'nı andırıyor biraz: bu kitapta da Osman Şahin o güzel, kıvrak kalemiyle yine Toroslarda yaşayan insanların hikâyelerini ve bir kez daha ölen, öldüren insanları anlatıyor.
Bu kitap 2010 yılında basılmış. Yazar hikâyelerinde genel bir tema olarak Toros insanlarını, yörükleri,
Kimse yorum yapmamış buraya.Oysa güzel de bir kıtap.Mardin'in küçük bir köyünde öğretmenlik yapan beş öğretmenin hikayesi anlatılıyor.Köyün asla değişmeyen saçma geleneklerini yıkmaya onları modernleştirmeye daha doğrusu eğitmeye çalışıyor bu beş öğretmen.Tuvaleti bile olmayan bir köyden bahsediyorum.Mutlaka okuyun eminim benim gibi çok seveceksiniz.Çocuk kitabı ama çooook güzel
Osman Şahin'in bu eseri 2016 yılında basılmış bir öykü kitabı.
Kitaptaki öyküler yazarın okuduğum diğer kitaplarındaki gibi yine ölümle ilgili, ölüme sebep olan olaylar anlatıyor; karakterler Toroslardaki Yörük kültürünü yansıtan karakterler, bu öykülerde geleneklerin kıskacında kalarak bedeller ödeyenler insanlar anlatılıyor : bu, bir avcının
''Senin karnın erkeğe kısır mıdır?''
Zülal:
''Elimde olan bir şey değildir doğum. Cenabıallah ne derse o olur.''
Mustafa:
''Allah'ı karıştırma! Onca tepinmene rağmen yine kendine doğurdun. Unutma! Oğlan babaya, kız anaya.''
Zülal:
''Bebe kız olunca evlattan sayılmıyor mu? Ha kız ha oğlan, ikisi de sidiğinden düşmedi mi? Her bebe kendi kısmetiyle doğar, bilirsin.''
Mustafa:
''Kız da evlattır ama kızların bugünü var, yarını yoktur. 'Kızı sattık ölüye kattık,' dememişler boşuna. Kız dediğin nedir ki? Büyüyünce el oğluna tıkaç deliği olur gider.''
''Ne yapayım Musto? Kız olunca sokağa mı atayım?''
''Onu bunu bilmem. Oğlan evin direğidir. Babasının dölünü taşır yarına çünkü.''
''Kadın olmazsa, dölü kim taşıyacak yarına?''
Sinirlendi Mustafa:
''Seninle konuşulmuyor,'' dedi çıktı evden.