Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yılmaz Özdil

Yılmaz ÖzdilMustafa Kemal yazarı
Yazar
8.8/10
8,8bin Kişi
33,6bin
Okunma
1.874
Beğeni
47,5bin
Görüntülenme

En Yeni Yılmaz Özdil Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Yılmaz Özdil sözleri ve alıntılarını, en yeni Yılmaz Özdil kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir.
Aziz Sancar
Hücrelerin hasar gören DNA'ları nasıl tamir ettiğini, genetik bilgisini nasıl koruduğunu haritalandırarak Nobel kimya ödülü kazanmıştı O mevzu hiç meŕak edilmedi. Kendisinin etnik ve mezhepsel DNA'ları didik didik edildi.
Reklam
Demirci kaymakamı İbrahim Ethem bey komutasındaki Akıncı müfrezeleri, Sındırgı'yı ele geçirdi. Yunan işbirlikçisi sarıklı hocaları yakaladılar. Kartondan külahlar yaptılar. Külahların üstüne "ben vatan ve millet hainiyim, bu cezaya layıkım, ibret alın" yazdılar, sarıkları çıkarıp hocaların kafasına taktılar. Eşeklere bindirdiler. Davullar ve tellallar eşliğinde çarşıda dolaştırdılar. Ahali suratlarına tükürdü. Yeniden İbrahim Ethem bey'in önüne getirildiler. "Hadi şimdi gidebilirsiniz artık" dedi! Serbest bırakıldılar.
Sayfa 439 - Sia Kitap
bir bahçeye giremezsen durup seyran eyleme bir gönül yapamazsan yıkıp viran eyleme Yunus Emre'nin türbesini imha ettiler! Mihalıççık'tan ayrılırken, yerli Rumların rehberliğinde Sarıköy'e, türbeye geldiler. Ömrü boyunca insan sevgisini anlatan o güzel insanın, tee 600 yıl önce toprağa verildiği kabrini, dinamitle havaya uçurdular. Kinlerini alamadılar, gaz döküp, toprağını bile yaktılar.
Sayfa 428 - Sia Kitap
Eskişehir alev alevdi. Köyler panikle, telaşla boşaltılıyordu. Dağlara ormanlara kaçılıyordu. Bu kaçış sırasında aileler parçalanıyor, çocuklar kayboluyordu. Türk ordusu memleketi köy köy geri alırken, ağaç kovuklarında günlerce aç kalmış, titreyerek sayıklayan minicik çocuklar buluyordu. Maalesef, hayatını kaybetmiş çocuklar da bulunuyordu.
Sayfa 428 - Sia Kitap
Aegina adasında esir kampı vardı. Balıkesir'den getirdikleri sivil Türkleri buraya tıkmışlardı. Bu adanın komutanı, sırf keyif için insan asıyordu. Bugün... Bu ada, yat sahibi Türklerin en gözde adalarından biri.
Sayfa 420 - Sia Kitap
Reklam
Dedeağaç'ta esir kampı vardı. Bin kişi tıkmışlardı. Sadece dört duvardan oluşan, harabe bir binaydı. Çatısı yoktu. Günlerce yağmura ve soğuğa maruz kaldılar. Bir kişi bile sağ çıkamadı. Toplu mezarlara gömüldüler. Bugün... "Aleksandropolis" olarak bilinen Dedeağaç, Türk halkının haftasonu tatilinde bile gittiği, bayramlarda Türkiye'den adeta hücuma uğrayan, en meşhur turistik beldelerin başında geliyor!
Sayfa 420 - Sia Kitap
1923'te kurulan pırıl pırıl Atatürk Cumhuriyeti'nin yerine, hepimizin gözünün içine baka baka, usul usul, sinsi sinsi, bambaşka bir cumhuriyeti işte böyle monte etmişlerdi.
Sayfa 599Kitabı okudu
Son 20 yılda birbiriyle alakasız gibi görünen peşpeşe olaylar, sanki tesadüfler silsilesi gibi yaşanmıştı. Planlıydı. Devlette, iktidarda, muhalefette, adım adımdı. Senkronizeydi.
Sayfa 598Kitabı okudu
Yunan gazetelerinde hem şaşkınlık hem biraz kıskançlık hem de büyük saygı vardı... Akropolis gazetesinin başyazısında şunlar yazıyordu: “Kim tahmin edebilirdi? 15 yıl evvel kime söyleseler kim inanırdı? Harem hayatının yanına yaklaşılması bile yasak olan mahpus kadını, Türk kadını, bugün dünyanın feministlik tacını tutuyor."
Kırmızı kediKitabı okudu
Reklam
Yaşar Okur “Allah için namaza, meyyit için duaya, uyun imama ey hazirun" diye seslendi. Tekbir, Türkçe verildi. "Allahu ekber" yerine “Tanrı uludur" denildi. Namazın sonunda selam verilirken de "esselamü aleyküm ve rahmetullah" yerine "esenlik üzerinize olsun" denildi.
Kırmızı kediKitabı okudu
Babasının Ali Rıza bey olmadığını, Abdoş diye biri olduğunu, Abdoş'un da Sırp veya Bulgar olduğunu söylüyordu. Zübeyde'nin bu Abdoş'un eşi değil, metresi olduğunu, Mustafa Kemal'in "piç" olduğunu, bu nedenle mirastan pay alamadığını söylüyordu. Öylesine saplantılıydı ki ... "Kendi karısının namussuz bir kadın olduğunu, karısının evdeki kızları çırılçıplak soyup dans ettirdiğini, kendisini başka erkeklerle aldattığını" söylüyor, "galiba bu boynuzlamada Mustafa Kemal'in parmağı var" diyordu. Bir başka sayfada kendisinin eşcinsel olduğunu itiraf ediyor, "Harbiyeli bir çocuğu düşünmeden edemediğini, aklından hiç çıkmadığını" anlatıyor, “bu çocuğa âşık oldum, bu aşkın sonu livatadır" diyordu.
Kırmızı kediKitabı okudu
Sakız adasında esir kampı vardı. Lütfedip çadır bile vermediler. Girişine nöbetçi dikip, adeta hayvan gibi mağarada tuttular. Bugün... Sakız adasında Nea Moni manastırı var, o manastırın içinde kafataslarıyla dolu camekanlı bir dolap bulunuyor, kafataslarının üzerindeki levhada "Osmanlılar tarafından hunharca katledildiler" yazıyor. Bir başka levhada ise "1822 Sakız katliamı" yazıyor. Ve, Sakız adasına turist olarak giden Türk vatandaşları, bu kiliseyi geziyor, dilek diliyor, mum yakıyor, o Yunanca levhalarda ne yazdığını bile bilmeden, sosyal medya hesaplarında paylaşıyor, Sakız adasının "gönüllü" olarak reklamını yapıyor. Ama aynı Sakız adasında, Kurtuluş Savaşı sırasında esir alınan, hayvan ambarlarına tıkılarak zorla adaya getirilen, adada maruz kaldığı kötü şartlar ve işkenceyle hayatını kaybeden Türklerden, hiç kimse bahsetmiyor!
Sayfa 419 - Sia Kitap
Çankaya köşkünü kerhaneye çevirdiğini, 30 kadınla birlikte mum söndü yaptığını" öne sürüyordu. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının gizli evler kiralayıp fuhuş yaptıklarım, milletvekillerinin "pezevenklik" yaptığım, bu fuhuş evinin polis tarafından basılıp mühürlendiğini anlatıyordu.
Kırmızı kediKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.