Yazıyorum çünkü doğal olan bu; işemek kadar hasta olmak kadar
Sayfa 106 - İddiasız Bildiri, 1919, Tristan TzaraKitabı okuyor
Yazıyorum, çünkü susturamadığım bir ses var içimde.
Reklam
"Dört kadın, altı erkek, tonlarca aşk ve göl manzarasından oluşan bir komedi yazıyorum" cümlesiyle anlattığı Martı; yıkılmaya yüz tutmuş çarlık Rusya'sının son demlerinde, kentleşme ve sanayileşmenin dayattığı değişimin bunalıma sürüklediği aydınlar ve küçük burjuva sınıfinın hikâyesidir. Eylemsizlik içinde uyurgezer gibi yaşayan bu insanların diyalogları yaşamaya, bir şeyler yapmaya karşı duyulan güçsüzlüğün, can sıkıntısının çevresinde dolanır durur. Ruhları Konstantin Treplev'in vurduğu martı kadar ölü olan bu kadınlar ve erkekler, o zavallı martı kadar şanslı değildirler, çünkü onlar ne yaşarlar ne de ölüdürler."
Bu dünya pek fazla şey vermedi bana hoş, ben de ona pek bir şey vermedim ya... Ama başlangıçta öyle değildi. Gençliğimde ben de coşkuyla, tutkuyla atılmıştım hayata, Annen'i sevmiş, işimde de başarılı olmak istemiştim. Sonra, biliyorsun, işimi de Annen'i de kaybettim her şeyimi... Peki ne oldu da bu hale düştüm... Sana anlatmağa çalışacağım umarım anlarsın; çünkü bu anlatacağımı anlayabileceğinden pek emin değilim, çünkü, belki ben de tam olarak anlamamışımdır ve anlatamıyorumdur... 'Coşku', 'tutku' dedim; bu duygularla, şunu is teyerek giriştim hayata: Tanınmak, İnsanların, hele, yakınlarımın, beni tanıması, yaptıklarımı görmeleri, ne yaptığımı anlamaları. amacım Bak, sevmesi, saymalan demiyorum; da, birçoklarının yaptığı gibi, kendisini şöyle şöyle göstermek, şu şu gibi görünmek, haketmediği bir sevgi bulmak, layık olmadığı bir saygı görmek, değildi. Beni ben olarak tanısınlar, bilsinler istiyordum. Gençtim, dopdoluydum; büyük işlere girişmek, gücümü sınamak, başarıya ulaşmak istiyordum. Bunları yaparken de, nasıl bir kişi olduğum ortaya çıksın, gözüksün istiyordum. İşte, etrafımdakiler de bu kişiyi, bu "beni" görsünler, kişiliğimi anlasınlar istedim. Sahici olmak; sahiden anlaşılmak, tanınmaktı, istedigim. Ama beni tanımalarını en çok istediğim kişiler, beni en çok yanlış anlayan kişiler oldular. Bak, sakın sen de yanlış anlama: Sızlanıyor değilim, hiçbir şeyden yakınmıyorum. Davacı değilim dünyadan. Bunları yalnız senin için; şimdi, sana, yazıyorum başka kimseye söyleyecek sözüm yok.
Sayfa 18-19-20, Sel Yayıncılık
yalnız sana yazıyorum bu şiiri istersen bir şiir gibi okuma çünkü her yıl yeniden yazacağım onu ...
Adsız Bir Çiçek “sevdanın kendine özgü dili”
Rengini dünyaya ilk defa sunan Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim Sevgilim Bana ‘sen bir şairsin’ dediğin zaman. * Yalnız sana yazıyorum bu şiiri İstersen bir şiir gibi okuma Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu Soğuklar başlayınca havalanıp Millerce yol katettikten sonra Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle. * Ve yazmış olacağım bir de Her dönemde her çağda Sevdanın kendine özgü diliyle. •Edip Cansever•
Sayfa 66 - Yapı Kredi Yayınları, Sevdanın Kendine Özgü Dili..
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.