Dağlarımız, ovalarımız ve ırmaklarımız bizi bekliyor. Biz bütün ömrümüzü gurbette geçirip gurbet türküleri söylemek istemiyoruz. Biz yiğitlikleri ile destanlar yazmış bir halkız ve önümüzde duran bütün güçlükleri yenecek güce, kararlılığa ve koşullara sahibiz. Dost ve düşman herkes bilsin ki; kazanacağız, mutlaka kazanacağız! - Yılmaz Güney
Üretime, gelişmeye katkısı olmayan, gelişmenin dokusu olamayan toplumsal ve kişisel bütün ilişkiler, gerici, tutucu ilişkilerdir. Hayatın dinamizmi ve tarihsel akışın doğru çizgisiyle bağlar kuramamış sınıflar, kişiler, geri ilişkiler içinde yerlerini alırlar. İnsan, üretici güçlerin en temel, en önemli unsurudur. Doğa ve toplum çelişkileri, bilince yansır; bir yığın olaydan çıkan dersler bilince yansır... bilinç gelişir... Bilincin sağlıklı gelişimini sağlamak için, hayatın bütün alanlarında, gelişmeyi engelleyen, gerici güçlerin etkisine açık yanlarını nasıl yenecek Salpa?
Sayfa 120 - Güney Filmcilik Yayınları, “Salpa”dan…Kitabı okudu
Reklam
Doğru hareket edebilmek için doğru düşünmek gerekliydi. Doğru düşünebilmek için de, gerçeklikle kendi arasındaki bütün süzgeçleri, perdeleri, pusları, alıcıları, vericileri, komisyoncuları, yabancı akılları, bilincindeki casusları kaldırmalıydı. Bugüne dek kafasına sokulan değer ölçülerini, yargılarını yıkmalı, herşeye yeniden, maddi gerçeğin kendi değerleriyle, kendi kanunlarıyla bakabilecek sağlığa kavuşmalıydı. Ön yargılardan kurtulmalıydı. Çünkü onlar, ön yargılar, kalıplaşmış düşünce yapısının, değişimi istemeyen güçlerin kapı kopekleriydi; bekçileriydi. Yeni bir olgunun, bir görüşün, tartışma masasına yatırılmadan cezalandırılması, önemsenmemesi için tepkiler gösterirdi... Ön yargılar, gelişmenin en büyük engellerinden biriydi. Onu yıkmalıydı; aşmalıydı...
Sayfa 109 - Güney Filmcilik Yayınları, “Salpa”danKitabı okudu
Bir kısım, varlıklarını korumak için, varlık nedenleri olan düzeni, düzenin yasalarını, gelenek ve göreneklerini, kurumlarını korumak ve sürekliliğini sağlamak için çalışırlar. Bunlar her ülkede azınlıktır, çoğunluğu ezerek, sömürerek yaşarlar... Üretim araçlarının özel mülkiyetine, binlerce yıllık yönetim deneyine, ideolojik, siyasi, toplumsal, askeri, kültürel baskı kurumlarına sahiptirler.. Bir kısım da, düzenin değişmesinde görürler çıkarlarını. Artık eskisi gibi yaşamak ve yönetilmek istemezler. Onları harekete getiren düşünce de kaynağını işten alır. Ve biraz araştırırsak görürüz ki, toplumların gelişmesinin temelinde üretim mücadelesi ve sınıfların savaşı yatar... Bir yanda dünyanın bütün zenginliklerini yaratanlar, diğer yanda bu zenginlikleri sömüren, bu zenginlikleri gerçek yaratıcılarına karşı baskı ve zulüm aracı olarak kullananlar... İşte dikkat etmemiz ve hiç akıldan çıkarmamamız gereken sorun budur. Farklı gelecek için... savaş... SINIFLAR ARASI SAVAŞ...
Sayfa 57 - Güney Filmcilik Yayınları, “Hücrem”den…(sayfa 57-58)Kitabı okudu
Bir olguyu, bir süreci, bir sürecin bir parçasını anlıyabilmek, anlatabilmek ve anlaşılırlığını sağlıyabilmek için, o sürecin bütün boyutlarını görmek, kendinden önceki ve sonraki süreçlerle bağlarını, şu an taşıdığı özellikleri aceleye getirmeden, bütün ögeleriyle, yaşıyan dalından koparmadan incelemek, onun gelişim eğilimini yakalamak gerekiyordu. Yaşıyanı kavrıyabilmek için, onu yaşatan tarihi ilişkileri, üretimle bağlarını anlamak gerekiyordu. Hayatın yaşanması, ya da toplumsal, siyasal doğruların anlatılması yetmiyordu. O doğruları kavrıyacak, geliştirecek bilincin de yaratılması gerekiyordu. Oysa benim bilincim, dar deneylerimle sınırlıydı ve o günün olaylarını bile doğru çözmeye yetmiyordu. Dünyayı değiştirecek bilinç, dünyayı değiştirmeyi amaçlıyan mücadele içinde oluşurdu. Toplumsal değişimler insanı eğitir, etkiler, bilincini değiştirirdi. Oysa ben kitle mücadelelerinden ne kadar uzaktım. Gerek işçi-köylü hareketleri, gerekse öğrenci hareketleriyle organik bağım yoktu. Bir bakıma hayattan kopuk, giderek burjuva dünyasının pislikleri içinde, sübjektivizmin batağında eriyen bir insandım. İmdadıma Oniki Mart yetişti.
Sayfa 38 - Güney Filmcilik Yayınları, “Hücrem”den…Kitabı okudu
- İyi ama dostum konudan uzaklaşıyorsun Bunlar yabancı bana beni gerçeğimden ayırıyorsun Güneş varsa ay da var gölge de var Hiç bir ışık yerini tutamaz gereğinde bir mumun Fırtınalı denizde gemin parçalanırken sen başka mısın Çocuğunun tabutu arkasında Mezarlığa doğru yaklaşırken sen başka mısın Aç kalmaktan öte yok mu hafakanın Karşılıksız çarpmayı bilmez mi senin kalbin Karşılıksız çalkalanmaz mı senin kanın Sen iyiden iyiye gelmişsin oyununa şeytanın Son eri de kalsam ölüm kalım savaşında uygarlığımın Yılmam geri dönmem bekçiliğini yeğlerim mezarlğımın Hayat ve ölüm tabiat ve tarih iç ve dış âlem İçiçe birbirinden kopmaz tanrısal bir gerçeklik her dem Üç merdivenli bir minaredir arştan boşanan şeyler Bir hilâle çıkar sonunda bütün yaşanan şeyler
Sayfa 500Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.