yönelme durumu
Ad soyundan bir sözü yönelme kavramıyla fiile veya bir edata bağlayan -a / -e ekiyle kurulan durum; yönelme hâli, datif: yol-a, ev-e (kadar), kapı-y-a (bakmak), bahçe-y-e vb.
Enver Ercan'ın ikinci tekil şahsa hitaben yazdığı Gece şiiri, kimliksiz şiir kişisinin sahip olduğu mental problemler, yaşadığı hayat ve karşılaştığı sorunlar sonucundaki nevrotik durumunun analizi niteliğindedir. Şiir kişisinin içinde bulunduğu hâl, şairin teşhis sanatını kullanmasıyla yansıtılmıştır. Şairin kullandığı tekrar ifadeleri, karakterin bilinçaltını yansıtmış ve ümitsizliğini keskinleştirmiştir. Ercan'ın örtülü üslubu, şiir kişisinin olumsuz aksiyonlarını derinleştirmiş ve karakterin realitenin şerrinden delüzyona sığındığına işaret etmiştir.
Ercan, ilk kıtasında iki kadın karakteri pasif ve zayıf konumda tutarak bu durumun failinin kimliksiz baba karakteri olduğuna dair ipucu vermiştir. Karakterin iki boyutlu gölgesinin üç boyutlu varlıklardan etkilenmesi ifadesi baba karakterinin dominant ve gerçekçi otoritesinin ağırlığını göstermiştir.
İkinci kıtada, karakterin kendi içinde yaşadığı duygusal çatışma ve kronik tedirginlik hali, bu histe acemi olmasının belirtilmesi ve "günü denemek", "ölümün tetiğine basamamak" gibi ifadelerle intihara sürüklenme durumuna doğru yol çizmiştir. Bu durumdan sonra araya giren " dün de bugün de yarındı" tekrarı, şiir kişisinin sanrıları içinde yaşadığını ve yarına bağlı ihtimalleri deneyimlediğini göstermiştir.
Şiir boyunca şiddete yatkın, karışık düşünceler, kararsızlıklar ve sanrılarla yaşadığı şeklinde profili çizilen karakter; şiirin ahenk ölçülerine dikkat edilmeden yazılmasıyla karakterin bilinçaltını okuyucuya biçimsel olarak yansıtmıştır.
Aşkı yüzünden 33 yıl akıl hastanesinde kalan kadın sanatçı heykeltraş
CAMILLE RODIN’E duyduğu sonsuz AŞK...
Onun hikâyesi aslında 19 yaşındaki kız öğrenciyle, 43 yaşındaki öğretmeni arasında, yakan cazibe, önüne geçilemeyen aşk, bitmek bilmeyen tutkuyla sonu gelmez takıntılar ortasında, akıl hastanesinde biten bir öyküdür...
Fransa’da hali
Bazen bulacağını düşündüğü için değil, başka bir seçeneği olmadığı için arar insan. Gitmekle geçer mi bilinmez ama sanki geçecekmiş gibi gidilir ve satırların arasında bırakılan boşluklarda görür insan kendini. Kim bilir, belki de gelmesi beklenen aşk; satırların arasında bulur insanı..
Fesleğen'in gelişini her an büyük özlemle bekleyen
Bazı zaaflarımıza da temas edelim. Nefsimize mazeret biçmede çok bonkörüz. Zira atalet genel olarak iliklerimize kadar işlemiş olup iş yapmaktan ziyade lâf üretmeyi seviyoruz. Lâfla peynir gemisinin yürümeyeceğini bile bile. Bu hâl îmân zafiyetinden kaynaklanmakta, aşkını yitirip pörsümeye misâl olmaktadır. Öyle ki bir araya gelince birbirlerine ayna olup geliştirmesi gerekenler birbirlerini sıfırlıyorlar. Böyle durumlarda ancak, “Körler, sağırlar birbirlerini ağırlar.” hâli doğmaktadır. Gerçek dostluk çerçevesinde dayanışmalı fikir oluşumu doğmamakta, bu da kısırlığa yol açmaktadır...
Sayfa 5 - Kâzım Abay, Retorik ve lafız İbdâcılığı değil, îmân ve fikir İbdâcılığı.Kitabı okudu