"Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar."
türküsünün acıklı hikayesi ;
Malkara köylerinden alındığı belirtilen türkünün filmlere konu olacak hikayesi şöyle:
'Çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok güzel bir kız vardır. Onaltıya yeni bastığında Zeynep'i köylerindeki bir düğüne gelen Ali isimli bir genç görür ve çok beğenir.
(...) Dün program başlamak üzereyken kaybolmuş ortadan. Tam "yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar", türküsü söylenirken kırklara karışmış gibi sır olmuş bir anda. Her yere bakmışlar, yok. Ağlamaktan gelinin gözleri kan çanağına dönmüş. Bilmeyen de kına yakılıyor ya ondan sanmıştır. Allah'tan gençlerden biri sahil tarafına gittiğini görmüş onun. Takip etmiş sahile kadar. Elinde yine aynı taşlar, bir de kendi gibi deli takmış peşine. Vapurun sesini duyduğu hâlde yerinden kıpırdamadan denizi seyrediyormuş, artık ne geçiyorsa aklından. Güneş batana kaşar uzaklara dalıp gitmiş öylece. Birden ayağa kalkmış sonra. Emin adımlarla her zamanki yerine giderken deli Memet onun omzundan tutup uzun süre gözlerinin içine bakmış. Anlıyor tabii çocuğun dilinden. Bizimki ne yapsa beğenirsin!
O bakmaya kıyamadığı taşların hepsini birden savurup atmış batan güneşe doğru...
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tânesini hor görmesinler
Uçan da kuşlara mâlum olsun
ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı
ben köyümü özledim
Babamın bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa açsa da gelse
Kardeşlerim yollarımı bilse de gelse
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar
Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar
Aşrı Aşırı Memlekete Kız Vermesinler
Aşrı Aşrı Memlekete Kız Vermesinler
Annesinin Bir Tanesini Hor Görmesinler
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Uçan kuşlara malum olsun ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı ben köyümü özledim
📍Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar" türküsünün acıklı hikayesi;
Malkara köylerinden alındığı belirtilen türkünün filmlere konu olacak hikayesi şöyle:
'Çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok güzel bir kız vardır. Onaltıya yeni bastığında Zeynep'i köylerindeki bir düğüne gelen Ali isimli bir genç görür ve çok beğenir. Köyüne
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Asrı asrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Uçan da kuşlara malum olsun
Ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı
İstanbul’u özledim…
‘’Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar’’ kına ağıdının ertesi günü baba evinden ayrılıp evimize, kocamın değil lütfen dikkate alına:) bir kadın ve bir erkeğin aynı heves, aynı heyecanla eşyaları yerleştirirken yaşadığı coşkunun, yuva yapılamadığı, ‘ihtiyaç molalarında bir araya gelen yabancı yolcular misali’ yaşadığımız evli yılların üzerinden
1934 yılında Ardahan’ın Hanak ilçesinin Saskara (Koyunpınar) köyünde doğar. Çocukluğu köy odasında, okumayı ve dinlemeyi seven büyüklerinin dizinin dibinde kitap okuyarak geçer. Geçit vermez karlı dağlar arasına sıkışmış Anadolu insanının çaresizliğini Cilavuz Köy Enstitüsü’nü kazanarak aşar. 1951 yılında kapısından girip 1957 yılında mezun olduğu