Ey güllere ve türkülere kızanlar
Kaçıranlar gözlerini Anadolu güneşinden
İsterdim sustuğu yerde yüreğin
Köroğlu’nun Pir Sultan’ın sesiyle yanan
Çoban ateşleri gibi gül olmak
M. Başaran
Şimdi güz geldi bizim buralara
Sararmış yapraklarını döküyor ağaçlar.
Çağrısız savruk rüzgar sokaklarda
Hüzündür bütün renkler şimdi Enya
Hüzündür renkler
Sessizce akıyor ırmak.
Sararmış sazlıkların arasından düşleriyle
Eylül Enya o sonsuz hüzün
Eylü’le aşkların yaprak dökümü
Denmiş isede sen sakın inanma buna
Eylül Kardelen’dir
Eylül Kardelen’dir
Ses ezgin. Ses saygılı.Ses büyük.Ses kahır.
Yüreğin bütün heyecanlarıyla çarpıyor ses.
Dile getirdiği yaşantıların bütün acılarıyla yaralı
Bütün arzuların ürpertisiyle kanatlı
Geri çekilirken susmuyor.İleri çıkarken bağırmıyor
Bağırıyor da hiçbir acıyı incitmiyor. Hiçbir kalbi yormuyor.
Ses insanın sustuğu ne varsa onların billurlaşmış hali...
"Mah cemal üstünde teli bilmeyen / Bal dudak altında dili bilmeyen / Garip’im gönülden yolu bilmeyen / Yürüse de yol kıymetin bilemez."
Ses ezgin. Ses saygılı. Ses büyük. Ses kahır. Yüreğin bütün heyecanlarıyla çarpıyor ses. Dile getirdiği yaşantıların bütün acılarıyla yaralı. Bütün arzuların ürpertisiyle kanatlı. Geri çekilirken
ama benim gerçekten ihtiyaç duyduğum, aradığım şey, ifade edebileceğim bir şey değil. sözcüklerle anlatılamayacak bir şeye: sevgiye ihtiyacım var. beynin sustuğu, yüreğin devreye girdiği zaman yaşanan şeye.