Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep Ezgi Yıldız

I'm sorry I told so many people about it. About all I know is, I sort of miss everybody I told about. Even old Stradlater and Ackley, for instance. I think I even miss that goddam Maurice. It's funny. Don't ever tell anybody anything. If you do, you start missing everybody.
Reklam
A lot of people, especially this one psychoanalyst guy they have here, keeps asking me if I'm going apply myself when I go back to school next September. It's such a stupid question, in my opinion. I mean how do you know what you're going to do till you do it? The answer is, you don't. I think I am, but how do I know? I swear it's a stupid question.
That's all I'm going to tell about. I could probably tell you what I did after I went home, and how I got sick and all, and what school I'm supposed to go to next fall, after I get out of here, but I don't feel like it. I really don't. That stuff doesn't interest me too much right now.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
What I think is, you're supposed to leave somebody alone if he's at least being interesting and he's getting all excited about something. I like it when somebody gets excited about something. It's nice.
After I shut the door and started back to the living room, he yelled something at me, but I couldn’t exactly hear him. I’m pretty sure he yelled “Good luck!” at me, I hope to hell not. I’d never yell “Good luck!” at anybody. It sounds terrible, when you think about it.
Reklam
What I was really hanging around for, I was trying to feel some kind of a good-by. I mean I’ve left schools and places I didn’t even know I was leaving them. I hate that. I don’t care if it’s a sad good-by or a bad goodby, but when I leave a place I like to know I’m leaving it. If you don’t, you feel even worse.
En büyük pişmanlığım ne biliyor musun Consuelo? Küçük Prens’i sana ithaf etmemek.
Yine Nihal’in bozgun anlarından biri, artık mücadeleden güçsüz, faydasız taşkınlıklardan yorgun, bitkin düştüğü saatlerden biri; hırçınlıkla Bihter’e ettiği haksızlıklar için herkes tarafından azarlanıyor ama onu asıl öldüren kendinin de kendisini haksız buluşudur.
Bir keresinde genç birinin intiharıyla karşılaşmıştım. Kalbine büyük bir dikkatle kurşun sıkmasına sebep olan aşk acısını hatırlayamıyorum. Silahını ateşlemeden önce hangi edebi ekole yenik düşerek ellerine beyaz eldivenler geçirmişti bilmiyorum, tek hatırladığım bu hüzünlü gösterinin karşısında asalet değil zavallılık gördüğümdü. Bu sevimli yüzün arkasında, bir hazine sandığı olması gereken bu kafatasının altında hiçbir şey yoktu, hiçbir şey. Birbirine benzeyen o küçük aptallardan hiçbir farkı yoktu. Bu zayıf kaderin karşısında, başka bir adamın gerçek ölümünü hatırlıyordum. Kendisi bir bahçıvandı ve bana ölüm döşeğinde şöyle demişti: "Biliyor musunuz, toprağı kazarken bazen terler, yorulurdum. Romatizma ağrılarım bacaklarıma vururdu ve bu köleliğe katlandığım için kendime lanet ederdim. Ama şimdi, biliyor musunuz, sadece kazmak, sürekli kazmak istiyorum. Ne güzel bir iştir o. İnsan kazarken ne kadar da özgürdür. Üstelik ben yokken ağaçlarımı kim budayacak?"
“Bir gün yanımdan bir serçe geçti ve… ben bir kartal gördüğümü sandım. Şimdi bütün dünya bana ne kadar yanıldığımı göstermekle meşgul - ve Avrupa’da bu konuda dedikodunun alasını yapıyorlar. Eh, kim daha iyi durumda? Onların deyişiyle “aklı çelinen”, bu kuşun çağrısıyla bütün bir yazı daha yüksek bir umut dünyasında geçiren ben mi, yoksa hiçbir aldatmaca yaşamayan onlar mı?”
Reklam
Acırım size, dostlar, sizler ki hiçbir şey yapmadan çok şeyler yaptığınızı sanıyorsunuz. Üstelik de belki siz zavallı buluyorsunuz beni. Böyle düşünmekte de haklı sanıyorsunuz kendinizi. Bense sanmakla kalmıyor, zavallı olduğunuzu düpedüz biliyorum.  
“Size kişisel ilişkilerimizi bütünüyle sona erdirmeyi öneriyorum. Ben bundan bir şey yitirmem. Çünkü size duygusal açıdan çoktandır daha önce yaşanmış hayal kırıklıklarının etkisiyle pamuk ipliğiyle bağlıydım.”
Modern üretim yöntemleri hepinize rahat etme ve kendimizi güvenlik içinde duyma olanağını verdiği halde, bizler bunun yerine, bazı insanların aşırı derecede çalışması, bazılarının da açlıktan kıvranması yöntemini seçmişizdir.
Halk huzurunda itirafta bulunan birinde her seferinde kulak verilecek şey, neleri itiraf etmediğidir. Hayatının belli bir döneminde (çoğu kez, söylemesi acıdır ama, başarılı bir döneminde) bir adam birden, üniversitedeki bitirme sınavlarında kopya çektiğini itiraf etme Gücüne Sahip olduğunu hissedebilir, yirmiiki ve yirmidört yaşları arasında cinsel yönden iktidarsız olduğunu açıklamayı da seçebilir ama bu yiğitçe itiraflar, onun vaktiyle evinde beslediği hamstere kızıp ayağıyla kafasına basıp basmadığını öğreneceğimizi garanti etmez.
Sayfa 118Kitabı okudu
274 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.