Sizden biriniz dua ettiği zaman kesin bir
ifade ile dilekte bulunsun.
'Allah'ım (c.c)!Dilersen bana ver' demesin. Çünkü Allah'ı zorlayan hiçbir güç yoktur.
Buhâri
İnsan, (nefsi hesâbına) hayır istemekten usanmaz. Ama kendisine kötülük dokunsa, hemen (kalben) çok ümidsiz olur, (yüzünden de belli olacak kadar) ümidsizliğe düşen biri olur.
Fussilet 49
“Allah'ın sana ihsan ettiği bu servetle ebedî âhiret yurdunu mâmur etmeye gayret göster, ama dünyadan da nasibini unutma! (ihtiyacına yetecek kadarını sakla). Allah sana ihsan ettiği gibi sen de insanlara iyilik et, sakın ülkede nizamı bozma peşinde olma! Çünkü Allah bozguncuları sevmez. ”
Kasas 77.ayet
Sâlisen: Hulusi'nin bir gailesi var diye hissediyorum. Merak etmesin. Risale-i Nur'un şakirdlerine inayet ve rahmet, nezaret ve himayet ederler. Dünyanın meşakkatleri madem sevap verir, geçerler; o musibetlere karşı sabır içinde şükür ile metanetle mukabele edilmek gerektir. Hem o hem sizler bütün dualarımda ve kazançlarımda benimle berabersiniz.
Said Nursi
Kastamonu Lâhikası
Amma vehmî hastalık kısmı ise onun en müessir ilacı, ehemmiyet vermemektir. Ehemmiyet verdikçe o büyür, şişer. Ehemmiyet vermezse küçülür, dağılır.
Lemalar
Âkıl odur ki
لِكُلِّ مُصٖيبَةٍ اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ *
sırrıyla teslim olup sabretsin; tâ o hastalık, vazifesini bitirsin gitsin.
*Her musibet karşısında deriz ki: "Biz Allah'ın kullarıyız; sonunda yine Ona döneceğiz." Bakara Sûresi, 2:156.
Mümin, dünya ile arasındaki mesafeyi korumalı ve aralarındaki mukaddes uyumsuzluğu devam ettirmenin yoluna bakmalıdır. Bu uyumsuzluğu ya mümin kendi iradesiyle inşa eder veya Cenab-ı Hakk musibetler aracılığıyla bunu tesis eder.