Zekât, sadaka, zikir, işim, ibadet bizim yol işaretlerimizdir.
Vahdet-i Şuhûd (Müşâhede Edilenin Vahdeti)
İmam Rabbânî’nin (ö. 1034/1625) vahdet-i vücûdu tenkit edip vahdet-i şuhûdu savunmasından sonra bu anlayış tasavvuf çevrelerinde ve özellikle de Nakşî muhitte daha çok revaç görmüş ve yaygınlaşmıştır. Allah aşkı ve muhabbeti tarafından istilâ edilen sâlik vecd ve istiğrâk halini yaşar. Bu halde hiçbir şeyi görmez olur. Müşâhede ettiği sadece Allah’ın tecellîleridir. Görülen her şey O’dur. Güneşin doğmasıyla yıldızların kaybolmasında olduğu gibi ilâhî tecellîlerin görülmesiyle bütün mâsivâ yok olur. Hakk’ın zuhûr etmesi ve ilâhî tecellîlerin görülmesiyle bütün mâsivâ sanki yok olarak görünmez hale gelir. Bu durumdaki kul da her yerde Allah’ın tecellîsini müşâhede eder ve böylece müşâhedesinde birliğe ulaşır. Şu kadarı var ki sâlik vecd halinin geçmesinden sonra kendinin farkına varır ve Hak ile halkı ayrı görür. Sâlik, Allah’a olan ibadet, zikir ve muhabbetin neticesinde Allah’tan başkasını görmez, kalbine O’dan başkası gelmez ve O’ndan başka şeylerden geçerek onları algılayamaz hale gelir. Şu kadarı var ki bu hal ehline göre sâlikin görüşü kendisinden gider, gördüğünü gerçekte yok zanneder, ama yok olma hali kendi nefsinden kaynaklanmaktadır. Yoksa varlıklar gerçekte oldukları gibi vardırlar, asla değişmemişlerdir. Yani bilginin yok olması bilinenin yok olması veya görüşün yok olması görülenin yok olması değildir. Vahdet-i şuhûdta Rab ile kul, sevap ve günah arasında fark vardır. Yaratan ve yaratılan başkadır RİSÂLE-İ NÛR’DA VARLIK VE MERTEBELERİ Abdulvehap ERİN
Reklam
Zikrin hakikati, bir emir ve yasakla karşılaşıldığı zaman Allah'ı hatırlamak, günah vaktinde günahtan uzaklaşmak, ibadet vaktinde emir ne ise yapmaktır. Eğer zikir onu bu hususlara sevketmezse, onun zikrinin hakiki zikir olmadığına, sadece nefis konuşması olduğuna işarettir.
Sayfa 195
"Dünya ahiretin tarlasıdır." hikmetinin sırrına eren insan yaptığı her hareketi bir ibadet şuuruyla yapmaya başlar, işinin adı ve şekli ne olursa olsun kâinattaki diğer canlılar gibi zikir meclisine katıldığının farkına varır. Herkes zâkir, kâinat dergâh olur. Yaptığı her yararlı işin öbür dünya için bir "fide" olduğunun şuuruna erer. Onu sulamaya gayret eder. Ayrık otları temizler
678 syf.
10/10 puan verdi
·
66 günde okudu
Alimler “evi sat el ezkarı al”demişler Nasıl demesinler ki eser Resulullah -sallallâhu aleyhi vesselam-dan yüzlerce dua ulaştırıyor bize. Kitabın tahlilini yapmak haddim değil ama hakkında gönlümden geçen bir kaç cümleyi buraya bırakmak isterim. Eser öyle muazzam bir eser ki hepsini hıfz ermek istiyor insan. Kitabın konusu muhteşem dua ve zikir. Duayı en büyük ibadet Sayan İslamiyetin her anı dua zikir Kalkıyorsun dua Oturuyorsun dua Yatıyorsun dua dışarı mi çıkacaksın dua Her adımında nefesinde bir dua sürekli dilinde zikir ve dua oluyor bu din güzel olmasında ne olsun. Allah(cc) buyuruyor; De ki: "İbadetiniz (duanız) olmasa Rabbim size ne diye değer versin? (Furkan 77) İşte okurken kendimi kaybettiğim bu eserde nerde hangi duayı edeceğimizi bizim için hadislerden ayetlerden derleyip bir araya getiren imam Nevevi ye Allah rahmet etsin. O ne güzel bir eser kaleme almış. Kitabı okudukça ne kadar az dua bildiğimi ne kadar aZ zikirle yetindiğimi fark ettim okudukça zenginleştim… Allah herkese okumayı nasip etsin çünkü bir servet değerinde bu eser.
El-Ezkâr (2 Cilt Takım)
El-Ezkâr (2 Cilt Takım)İmam Nevevi · Tahlil Yayınları · 2020401 okunma
Zikir üç çeşit olur:
1 — Dil ile yapılan zikir.. Bu, tilâvet ve ibadetlerde yapılan zikirdir ki, mustahabdır. 2 — Zikri - Hafi - Gizli zikir... Bu, ibadet ve sadaka çeşitlerinin en ileri geleni ve âlâsıdır. 3 — Kalp zikri... İşte bu zikir sayesinde kişi, her şeyden el etek çeker, yalnız ve yalnız mahbubu ile meşgul olur..
Sayfa 115 - Hisar YayıneviKitabı okudu
Reklam
911 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.