BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
“RÜYALARIM NASIL DA ÇAĞIRIYOR SENİ ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA...”
Rüyalarım nasıl da çağırıyor seni çığlık çığlığa. Zor zahmet düşman olduk birbirimize, şimdi öldürmek istiyor ruhum , bu zavallı, korkak yalnızlığı. Um ut yok, yelkeni şişirecek. Sadece şu uzun, beyaz sessizlik, kımıltısız arzumun soluksuz bir korkuyla kulak kesildiği.
Reklam
"Seni istiyorum," diye mırıldandı Clay. Hamle sı- rasının Clay'a dönmesinin ne kadar zor olduğunu bil- diği için sırıttı Julia. Ama yine de pes etmeye hazır değildi. Clay'in, onu çaresizce, korkunç bir şekilde arzulamasına ihtiyacı vardı. "Sanırım, gerçekten güzellikle sorman gerekebi- lir," dedi onun hayalarırı
Sayfa 141
Daha fazla vakit. :)
"Beni istiyor musun mesela?" diye sordu Julia, ko- nuşmayı yine başka bir yöne çevirmeye çalışarak. "Seni, o kadar çok istiyorum ki Julia," diye cevap verdi Clay. Ve bu sefer bir emir ya da talimat vermi- yordu. Sesinde bir çıplaklık vardı, arada bir ortaya çıkardığı bir kırılganlık. Onu yanına doğru çekerek dudaklarını çenesinde gezdirdi ve sonra da kulağına eğilerek, "Bütün hafta seni düşünmeden edemediğimi söylediğimde ciddiydim. Seni becermek ve seninle konuşmak istedim. Seninle daha fazla vakit geçirmek istiyorum. Seni daha yakından tanımak istiyorum. Beni büyülüyorsun," dedi ve Julia'yı boynundan öptü. Kirli sakalı tenine zımpara kâğıdı gibi değince, Julia içinde bir yerlerde erimeye başladığını hissetti. Clay'in söyledikleriyle, birisine âşık olmanın yarat- tığı o muhteşem hisle dolarak ürperdi Julia. Kalbini pır pır ettiren ve daha fazlasını arzulatan; daha fazla za- man, daha fazla an. Ama daha fazlasını istediğini söy- lemek onun için zor bir şeydi. Duvarlarını indirip biri- sinin ona yaklaşmasına izin vermek ise daha da zordu, çünkü bunun sonunda neler olabileceğini biliyordu. Yine ne olduğunu bile anlamadan birilerinin boyunduruğu altına girecekti. O yüzden aralarındaki fiziksel çekim gerçeğine dönmeye karar verdi.
Sayfa 127
Paravan yukanda derken sesim öyle kısıktı ki duyup duymadığından bile emin değildim. Külotunu çıkar. Demek ki duymuş. Ya sana çoktan çıkardığımı söylersem? Ben insanların arasındayım Bayan Fairchild. Bana işkence etme. Asıl sen bana işkence ediyorsun diyerek öfkelendim Tamam. Şimdi külottan tamamen kurtul. Eteğimi kaldınp külotu
Sayfa 34
Çünkü insanoğlu, anlaşılması zor bir yaratıktır, dedi ca­navar. Bir kraliçe, nasıl hem kötü hem de iyi bir cadı olabilir? Bir prens nasıl hem bir katil hem de bir kurtarıcı olabilir? Bir ispençiyar nasıl katı kalpli, ama aynı zamanda doğru düşünen biri olabilir? Görünmez adamlar nasıl kendilerini görünür kıl­dıkları halde, nasıl daha da yalnızlaşırlar? “Bilmiyorum,” dedi Conor, bitkinlikle omuz silkerek. “Anlattığın hikâyeler bana hiçbir zaman mantıklı gelmedi ki.” Yanıt şu: Ne düşündüğün önemli değil, çünkü zihnin her gün yüzlerce defa kendisiyle çelişecek. Annenin gitmesini istiyor, ama bir yandan da tüm kalbinle benim onu kurtarmamı dili­yordun. Zihnin, rahatlatıcı yalanlara inanır; ama o yalanları gerekli kılan acı gerçekleri de bilir. Her ikisine de inandığın için, zihnin seni cezalandırır. “İyi ama insan bunu nasıl engelleyebilir?” diye sordu Co­nor çatallı bir sesle, “içindeki onca farklı şeyle nasıl savaşır?” Gerçekleri dile getirerek, dedi canavar. Tıpkı az önce yaptı­ğın gibi.
Sayfa 206Kitabı okudu
Reklam
187 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.