Artık tarihi eskinin ilmi değil, şimdinin ve geleceğin ilmidir. Başka bir deyişle tarih ilmi, insanın kendi kendisini tanımasıdır. Geçmiş hadiseler, zamana bağlı olaylar veya geçmiş zaman değil... Bundan dolayı tarih gerçeğin oluşumunun incelenmesidir.
Bir toplum, şahsiyetli tarihçilere sahipse, o toplum kalkınmış toplumdur; yok aynı toplum dalkavuk, menfaatperest, makamperest, korkak tarihçilerden tarih öğreniyorsa o toplum hem geridir, hem de geri kalmaya mahkumdur.
Yine insanların birbirlerine zehir edecekleri güzel bir gün! Birbirlerine zehir etmedikleri hiçbir şey yok zaten;sağlık, itibar, sevinç, dinlenme! Bunun sebebi çoğunlukla ahmaklık, düşüncesizlik ve sıkıntı ama onları dinleseniz çok iyi niyetliler.
Bütün zaafiyetlerimiz ve dertlerimizle yolumuzdan sapmadan çalışmaya devam etsek, başkalarının yelkenleri ve kürekleriyle ilerlediği yolda biz dolaşıp zikkaklar çizdiğimiz halde öne geçtiğimizi sıklıkla göreceğiz ve elbette insan bunu ancak başkalarıyla aynı konuma gelince veya onların önüne geçince anlayabiliyor.
"Dünyadaki bütün işler değersiz, başkaları istiyor diye kendi tutkusunu, kendi gereksinimini dikkate almadan, para, onur ve başka şeyler uğruna kendini yiyip bitiren insan her zaman budalanın biridir. "
"Keşke insan her gün kendisine şunları söylese. Arkadaşların için yapacağın şey onların sevinçlerini ellerinden almamaktan mutluluklarını onlarla paylaşarak arttırmaktan başka bir şey değil. Ruhları endişe verici bir tutkunun altında ezilip kederden mahvolurken onları biraz olsun avutabiliyor muyuz? "
"Siz keyifsizliği bir günah olarak görüyorsunuz, bu bana abartılı geliyor" -"Hiç değil," diye yanıt verdim, insan hem kendisine hem de yanındakine zarar veriyorsa bunun böyle algılanması yanlış değil. Birbirimizi mutsuz kılmamız yetmiyormuş gibi, bir de herkesin kendisine ara sıra sağlayabildiği sevinci elinden mi alalım? Keyfi olmadığı halde bunu gizleyecek, etrafındaki sevinçli havayı dağıtmadan buna yalnız başına katlanacak kadar iyi bir insan gösterin bana!
"tembellik neyse keyifsizlik de o dur, tembelliğin bir türüdür. Doğamızın buna eğilimi var, ancak toparlanma gücünü bulursak kolaylıkla çalışmamız mümkün olur, gerçek hazzı elde etmenin yolu çalışmaktan geçer. "
Bizimle eşit olan örnek almamız gereken çocuklara biz kul muamelesi yapıyoruz. Hiçbir istekleri olmamalı! - Sanki bizim yok mu? Peki bizi ayrıcalıklı kılan ne? - Çünkü biz yaşça daha büyük ve akıllıyız! ve çocukları kendileri gibi yetiştiriyorlar. Adieu(hoşça kal) Wilhelm! Bu konuda daha fazla gevezelik etmek istemiyorum.
-'Bu bir kusur işte!' diye haykırdı Elizabeth. 'Katı kincilik karakterdeki bir gölgedir.'
Sanırım her yaradılışta belli bir kötülüğe doğru eğilim vardır...doğal bir kusur, en iyi eğitim bile üstesinden gelemez..'