Elif
@Okurelifff
-Her gece gökyüzüne bak ve kendi yıldızına gülümse...
Antoine de Saint-Exupéry 
Küçük Prens
Ankara
85 okur puanı
Haziran 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Gabriel Garcia Marquez'in okuduğum ilk kitabıydı. Küçük bir kasabada geçen bir namus cinayetini konu alıyor. Kendisinin de en iyi romanım diye bahsetmiş olduğu" Kırmızı Pazartesi" zaten bilindiği üzere nobel ödülü alan bir eser.
Kitabın ilk sayfasında kimin öleceğinin bilinmesine rağmen sakın sıkıcı bir kitap diye düşünmeyin aslında konu cinayetten çok tam bir toplum analizi orada ki yasayan insanların olaylara verdiği tepkiler cinsiyet ayrımcılığı ve yapılan namus dışı olayların üzerinin kapatılması konusu işleniyor akıcılığından hiçbir şey kaybetmiyor ve kurgusu ile sizi hayran bırakıyor. Konusunun ayrıca bir özelliği ise yazarın küçükken yaşadığı kasabada benzer bir olayın yaşanması ve yazarın bu cinayetten etkilenerek bu eseri kaleme almasıdır.
Kitabı okurken günümüzde yaşanan namus cinayetlerine çok benzettim. Kasabada, plânlanan bir cinayet var orada yaşayan herkesin haberi var ama hiç kimse müdahale etmeyip sadece olan bitene seyirci kalıyor. Haksızlığa tahammülüm yok, o yüzden okurken çok etkilendim. Sorularla dolu bir kitap suçlunun kim olduğu belli değil yazar bunu bizim bulmamızı istemiş. Herkesin kendi vicdanıyla vereceği cevaplar olucak siz olsanız kimi suçlardınız? yada kim masum cevaplar sizde ..okuyun okutun
Kırmızı Pazartesi
Gabriel Garcia Marquez
Okur Takip Önerileri
Ve Dağlar Yankılandı
Khaled Hosseini ne yazarsa okurum dediğimiz yazarlardan benim için, nasıl bu kadar güzel yazabiliyor anlamıyorum. Uçurtma Avcısı yada Bin Muhteşem Güneş eserlerini okuyanlar bilirler yazarın kalemini, bu kitaba başlarken bazı olumsuz yorumlar okumuştum diğer kitapları kadar iyi değil anlaşılması zor vs. Şunu anladım ki her yoruma kulak asmamak gerekiyormuş. Sadece şunu söyleyeyim kitapda ki karakter sayısı oldukça fazla biraz orda karışıklık yaşayabilirsiniz ama dikkatli takip edildiğinde sorun olmuyor zaten, o kadar güzel bir kurguyla detaylarla anlatmış ki yazar sanki okumayıp âdeta yaşayacaksınız.
Okurken hayatta hiçbir şeyin karşılıksız olmadığını en sevdiğiniz kişilerin size sundukları sevgilerinin bile bir karşılığı olduğunu anlayıp hele ki birde yoksulluk işin içindeyse hayretler içinde okuyacağınız,sorgulatan bir kitap. Peri ve abisi beni çok etkiledi...hayatın bizlere neleri getireceği ve neleri götüreceğini bilemeyiz üç yada beş yıl sonra nerde olacağımızı da yaptığımız seçimlerin bizleri ve etrafımızda ki insanları ne derece etkiliyor? Tüm bu soruların cevaplarını okurken siz bulacaksınız.
Olumsuz yorumlarda bulunan arkadaşlara da şunu söylemek istiyorum; Kitabı tekrar okumayı denesinler anladığım kadarıyla bir solukta okunmuş eser karışık değil sadece yavaş yavaş ve sindirerek okunması gereken bir kitap konular o kadar çok ki sanki bir değil bir kaç kitap birden okuyormuş gibi olabilirsiniz bu da yazarın üstün yeteneği. Okuyun okutun lütfen..
Khaled Hosseini
Ve Dağlar Yankılandı
Küçük bir köyde başlıyor hikaye orada yaşayan birbirlerine çok bağlı iki arkadaşın yolculuğu ve başlarından geçen olayları anlatılıyor. Uzun bir yolculuk düşünün yol boyunca anlatılan hikayeler bu hikayeler bizleri bazen savaş yıllarına bazen ise yaşadıkları zorlu hayatın içindeki anılara götürüyor.
Yazar karakterleri ve olayları öyle bir kurguyla anlatmış ki okurken kendinizi olayların içinde bulabilirsiniz. Savaş ,yoksulluk ve imkansızlık içinde yarım ekmeğini yanında ki arkadaşı ile paylaşan her şeye rağmen hayat mücadelesini bırakmayan hayatlar ve hikayeler dinledim, şunu düşüne bilirsiniz o zorlukları şimdi yaşamış olsak yine aynı şekilde davranabilirmiydi insanlar? yazar;kocaman bir asrın hikayesini bir güne sığdırıp anlatmış.
Geçmişi günümüzü ve geleceğimizi sorgulatan bir dostluk hikayesi.. 
Gün Olur Asra Bedel 
Cengiz Aytmatov
Avrupada yaşayan bir paşanın oğlu olan Kamil Beyin ülkeye dönüşü ve bu sırada savaşın başlamasıyla Milli Mücadeleye katılması kararıyla başlıyor kitap. Oda herkes gibi ülkesine nasıl faydalı olabilirim diye düşünürken o sırada ona gelen bir teklif üzerine gazete de işe girer ve düşüncelerini yazmaya baslar.
Bu dönemde Istanbul işgal altındayken kuşatılmak istenen bir ülke cephede yaşanan bir savaş ve askerlerimiz var ama bunun yanında zenginiyle fakiriyle esnafı çiftçisiyle yaşayan bir çok da insan var. Aslında yazar halkın gözünden değerlendirmiş savaşı ve yaşanılan zorlukları çünkü cephe dışında da verilen bir mücadele var. Bir yanda savaş diğer yanda yoksulluk ve tek başlarına hayatta kalmaya çalışan kadın ve çocuklar bununla beraber ortaya çıkan insanlar arasında ki çatışmalar okurken o dönemde yaşayan farklı karakter ve mevkilerde ki insanlarla tanışmamız mümkün dönemin yaşanan zorlukları akıcı bir şekilde anlatılmış .. 
Esir Şehrin İnsanları 
Kemal Tahir
Gör Beni
"Gör beni" İki devrin hikâyesi 1930 yıllarını anlatan bir kitap, tarihimizi ve gecmişimizle ilgili olan bütün filmler, kitaplar çok ilgimi çekmiştir. Bu kitapda bizlere savaşı ve vatan toprakları için verilen mücadelelere tanık olmamızı sağlıyor, sizlerde benim gibi ne çok bilmediklerim varmış? diyebilirsiniz Öyle ki kitabı bırakıp bilmediğiniz konuyu araştırıp sonra tekrar dönebilirsiniz.
Savaşı yaşayanlar ve yaşamayanlar denilmiş; konu ve karakterleri oldukça geniş ve ayrıntılı işlemiş yazar , bir olayın bitimi başka birinin başlangıcı oluyor. okurken birde bakmışsınız sadece dinleyici olmuşsunuz. O efsane Cumhuriyet hikayelerini cephede oğlu şehit olan bir profesörden, Ingiliz bir ajandan bazen de cephede savaşan askerlere kendi imkanları ile yardım eden bir kadından dinledim ve çok etkilendim, bu vatanın nasıl zorluklarla alındığını bir kez daha anladım. Oldukça akıcı bittimi hemen diyebileceğiniz türden. Herşeyden biraz var savaş, tarih, din ve inanış okunması gereken bir kitap ..
Akilah Azra Kohen 
Gör Beni
Öncelikle kitabın ismiyle başlamak istiyorum. Amok koşucusu:Güney doğu asya bölgesinde bir tür delirme anlamındadır. Psikolojide ise derin bir depresyon sonrasında o kişinin sadece odaklandığı noktayı hedef alıp koşması ve saldırması,kimsenin onu durdurmasına izin vermemeyip en sonunda kendine zarar vermesiyle son bulan ciddi bir rahatsızlıkmış. Bu tür rahatsızlıktan kurtulan çok az kişiler ise daha sonrasında hiçbir şey hatırlamadıklarinı söylüyorlarmış.
Kitabın konusuna geçecek olursak gemi yolculuğunda esrarengiz bir şekilde tanışan iki kişinin arasında ki konuşma ile başlıyor. Ana karakter olan doktor istemediği ücra bir yerde görev yapıyordur sakin durağan bir yaşam sürerken bir gün muayenesine gelen gizemli bir kadın ile hayatının mahvolacağı güne adım atar. Kadının yardım isteğini önce kabul etmeyen daha sonra gerçekleşen olaylardan dolayı kendini sorumlu tutan talihsiz adam zaten bozuk bir psikolojisi varken yaşananlardan sonra amok koşucusu olur.
Yazar bu kitabında bir insanın psikolojik olarak nasıl yok olduğunu ele almış diğer eserlerinde de olduğu gibi bizlere yine güzel bir mesaj vermiş oldu. Kitap yorumlarını okurken bir insan tanımadığı birisi için bu kadar fedakarlıklar yapıp hayatından vazgeçmesi bana biraz saçma gelmişti, okuduktan sonra eğer ortada bir rahatsızlık olunca evet olabiliyormuş. O zaman herzaman ki gibi önce sağlık olsun diyelim. Keyifle okuyun 
Stefan Zweig 
Amok Koşucusu
Kamelyalı Kadın
Sıradışı bir aşk onlarınki başlarda klasik bir hikaye gibi gelebilir ama son 30 sayfa olaylar farklı bir boyut alıp kendinizi iç sızlatan bir hikayenin içinde bulabilirsiniz. Marguerite Paris'in genç güzel ve tanınmış bir hayat kadınıdır. Arman ise düzgün bir yaşantısı olan orta gelirli bir hukukçu ,herkes tarafından en başından geçici bir heves yanlış bir ilişki gibi görünen bu durum acı bir aşkın başlangıcıdır. Yazarın gerçek hayatında böyle bir kadınla tanışması onun yaşamından çok etkilenmesi bu kitabı yazmasina etken olmuştur. Aslında gerçek bir hayat hikayesine tanık oluyorsunuz. Kitabı bitirdiğinizde önyargının bizi nasıl yanlışlara götürdüğü bir kez daha anlayabilirsiniz evet hayatta hiçbirşey göründüğü gibi değildir 
Kamelyalı Kadın 
Alexandre Dumas
-Jerome_David_Salinger608.jpg){kind=small}