Son birkaç ayda hayatın koşuşturması içinde okumalarım aksamıştı, bu ay özlediğim okuma düzenime dönmeye çalıştım tekrar. Fena değildi mutlu bitiriyorum Şubat'ı 😊
Okuduklarım;
1.
Asılacak Kadın adlar farklı...ama hayatlar aynı... Seçilmemiş ve mecbur kalınmış hayatlar... bir tarafta Firdevs...diğer tarafta Melek... Ruhsal durumlar...
Suçsuz olan suçlular... Başkalarının suçunun ortakları... Köleleştirilmiş nesneler...Firdevs ve Melek... Asılacak kadınlar... Kurtuluşu olmayan gerçekleri olan kadınlar - Mecburiyetleri...
Bu kitabı bana Tüyap Kitap Fuarı'nda Can Yayınları'nın standında çalışan biri tavsiye etti, hatta ben başka bir kitabı incelerken bir şey söylemeden bu kitabı önüme doğru itekledi. Ben de mesajı ikiletmeden aldım ve şimdi kendisine bu kitabı okumama vesile olduğu için buradan teşekkür ediyorum.
Cesur yazarımız Pınar Kür'ün, 1979 yılında yayımlanmış 1985 yılında "müstehcen" olduğu için yasaklanmış, sonra tekrar izni çıkmış olan bu kitabını bir solukta okudum, ama günler geçti hala aklımdan çıkaramadım.
Gerçek bir olaydan esinlenilerek üç ayrı bölümde üç farklı karakterin ağzından yazılmış kısa bir roman bu. İlk iki bölüm 'bilinç akımı' tarzıyla yazılmış, noktalama işaretleri olmadan, tek bir fazla veya az kelime kullanmadan kaleme alınmış ve beni en çok da o bölümler etkiledi.
Hazır olun; bu kitapta çok çıplak gerçekler ve insanın içini yaralayan, ruhunu karartan acı mı acı bir hikaye var! Yazar, kitabın sonunda paylaştığı mahkeme savunmasında; bu kitapta yazılanlardan tahrik olanların ruh sağlığı bozuktur demiş, çok doğru.
Özetle; okuyun ve okutun, ama çok sarsılacağınızı da bilin.