İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Hakkında Nutuk

Jean-Jacques Rousseau

İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Hakkında Nutuk Hakkında

İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Hakkında Nutuk konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

“Bir arazinin etrafına sınır çekip “bu bana ait-dir” demeyi akıl etmiş ve de ona inanacak kadar saf insanlar bulmuş ilk kişi, uygar toplumun hakikî kurucusu oldu. Kazıkları sökerek ya da hendeği doldurarak hemcinslerine şöyle haykırmış biri [olsaydı -çev.], insan türünü nice suçtan, savaştan, nice sefaletten ve dehşetten korumuş olurdu: “Bu sahtekâra kulak asmayın! Meyvelerin herkesin olduğunu ve toprağın da hiç kimseye ait olmadığını unutursanız, mahvolursunuz!” “Eşitsizliğin kaynağını ve ilerlemesini, politik toplumların kuruluşunu ve suiistimalini, bunların, yalnızca aklın ışığıyla ve de egemen otoriteye ilâhî hukukun müeyyide yetkisini veren kutsal dogmalardan bağımsız şekilde, insan doğasından muhakemeyle çıkarılabildiği ölçüde sunmaya çalıştım. Bu sunuştan, doğa durumunda hemen hemen hiç bulunmayan eşitsizliğin, gücünü ve artışını yetilerimizin gelişiminden ve insan zekâsının ilerlemelerinden aldığı ve de sonunda, mülkiyetin ve yasaların tesis edilmesiyle kalıcı ve meşru hâle geldiği sonucu çıkıyor. Yine, yalnızca pozitif hukuk tarafından müsaade edilen mânevî eşitsizliğin, fiziksel eşitsizlikle başa baş gitmediği her durumda doğal hukuka aykırı olduğu sonucu çıkıyor; bu farklılık da, ne surette tanımlanırsa tanımlansın, bir çocuğun bir ihtiyara emretmesi, geri zekâlının tekinin bilge bir insanı sevk ve idare etmesi ve açlıktan kıvranan çoğunluk hayatî ihtiyaçların yoksunluğunu çekerken bir avuç insanın bolluk içinde yüzmesi âşikâr biçimde doğa yasasına aykırı olduğundan, uygarlaşmış halkların hepsinde hüküm süren bu eşitsizlik türü bakımından düşünülmesi gerekeni yeterince tayin edicidir.” Rousseau’nun çağlar öncesinden günümüze hitap edebilme meziyetine sahip Nutku, bütün beşerî bilimler bakımından ve bilhassa da siyasetbilimi, hukuk, sosyoloji, siyaset felsefesi, insan ve kültür felsefesi, dil felsefesi alanları bakımından temel metinlerden biridir
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 51 dk.Sayfa Sayısı: 136Basım Tarihi: Şubat 2018Yayınevi: Bilge Kültür Sanat Yayınları
ISBN: 9786059521727Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 40.7
Erkek% 59.3
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Jean-Jacques Rousseau
Jean-Jacques RousseauYazar · 28 kitap
İsviçre'nin Cenevre kentinde doğmuştur. Bir saatçinin oğludur. Babası Topkapı Sarayı'nda saat tamirciliği yapmıştır. On yaşında eğitimine bir din adamının yanında başlayan Rousseau, daha sonra bir gravürcü ustasının yanında çalışmıştır. 1728-1738 yılları arasında, sekreterlik, müzik hocalığı ve tercümanlık yaparak, Fransa, İtalya ve İsviçre'de dolaşmıştır. Fransa'da yazıları yasaklanınca daha sonra aralarının açıldığı dostu David Hume'un daveti üzerine İngiltere'ye gitti. Daha sonra Batı İsviçre'de Neuchatel'e sığındı. Kalvenist olarak vaftiz olmuştu. Torino'da Katolikliğe geçti, daha sonra tekrar Kalvenist oldu. Bu sebeple doğduğu şehir olan Cenevre'de ateist suçlamalarına mâruz kaldı. 1749'da Ansiklopedinin müzik bölümünü kaleme almıştır. Jean-Jacques Rousseau'nun yapıtlarındaki karmaşıklık onun; doğal hukuk kuramcısı, doğal hakları yadsıyan biri, aydınlanmacı, aydınlanma ilkelerini yerle bir eden biri, demokrasinin inançlı savunucusu, demokrasiyi ayaklar altına alan biri, burjuva liberal devriminin hazırlayıcısı, öte yandan böyle bir devrimin olumsuzluklarını çok önceden gösteren, hatta reformculuğu bile benimseyen biriymiş gibi birbiriyle çelişen ve çatışan çok karşıt düşüncelerle yorumlanmasına sebep olmuştur. Bu sebeple Rousseau anlaşılması güç bir düşünür olmuştur. Kendisini hep halktan birisi olarak görmüş, halktan kişiler arasında daha rahat etmiştir. Rousseau, doğru bir siyasal toplumun temellerini ortaya koyabilmek için olguların bir yana bırakılması gerektiğini belirtir. Çünkü ona göre salt olgulardan hareket edildiğinde, çıkarlar, yararlar ön plana yerleştirilmekte ve böylece adalet, hukuk ayaklar altına alınmaktadır. Rousseau, güçlünün haklı kabul edildiği, siyasal toplumun kökenine olguları yerleştiren, olgusal verileri ve kuramları eleştirmektedir. Yurttaşı, ortak benliği, halkı, devleti yaratan bir toplum sözleşmesini ve bu sözleşmeye toplumdaki her bireyin dahil olması gerektiğini savunur. Halk olmanın temelinde egemenliğin var olması gerektiğini düşünür. Yasaların olmadığı bir yerde devletten söz edilemeyeceğini savunmuştur. Yasaların, halkın tümü için geçerli olması gerektiğini düşünmektedir. Halk sayısı arttıkça, yönetici sayısının azalması gerektiğini savunan Rousseau, demokrasi, aristokrasi, monarşi” şeklindeki sınıflandırmayı benimsemiştir. Rousseau'ya göre demokrasi biçimindeki hükümette yönetici, halkın tamamı ya da büyük bir kısmıdır. Aristokrasi biçimiyse küçük bir azınlığın yönetimidir. Monarşik hükümette ise yönetme yetkisi tek bir kişidedir. Rousseau'ya göre yurttaşlar olmadan erdem, erdem olmadan özgürlük, özgürlük olmadan devlet olamaz. Ayrıca devletin temelinde dinin de olması gerektiğini savunur. Rousseau; devletin iktidara değil, halka ait olduğunu savunmuş ve ulus-devlet anlayışını benimsemiştir.