İyiye giden yol her ne kadar göstermiş olduğum gibi çok güç görünüyorsa da bulunabilecek bir yoldur. Çok ender bulunduğu için onun gerçekten güç olması gerekir. Çünkü eğer kurtuluş kolay ve büyük emek gerektirmeden bulunabilen bir şey olsaydı, hemen hemen herkes tarafından hiç böylesine savsaklanır mıydı? Ama tüm soylu şeyler ender oldukları kadar güçtürler de.
çağdaş insan kendini aynı zamanda hem pazardaki satıcı hem de satılacak mal olarak gördüğünden, özsaygısı, denetimin dışındaki koşullara dayanır. o, eğer başarılıysa değerli; başarısızsa değersizdir.
Eğer insan kendi değerinin, öncellikle sahip olduğu insansal niteliklerden değil, koşulları durmadan değişen yarışmacı bir pazardaki başarısı aracılığıyla kurulduğunu düşünürse hem özsaygısı sağlam olmayacak hem de sürekli olarak başkalarının bu özsaygıyı pekiştirmelerine gereksinme duyacaktır. insan böylece, durmadan başarı için itilmekte ve her başarısızlığı kendine duyduğu özsaygı yönünden yeğin bir tehlike olmaktadır. bunun sonucu, güçsüzlük, güvensizlik ve aşağılık duygularıdır.
değerinin yargılayıcıları, pazardaki değişiklikler olunca, insanın onur ve gururu yok edilmektedir.
bizim ahlak sorunumuz, insanın kendisine karşı kayıtsızlığıdır. bu, bireyin önemine ve biricikliğine ilişkin duyguyu yitirmiş ve kendimizi kendi dışımızdaki amaçların araçları yapmış olmamız; kendi kendimizi bir eşya olarak görmemiz ve kendi güçlerimizin bize yabancılaşmış olması olgusunda ortaya çıkan bir durumdur.
bunun sonucu, güçsüzlüğümüzü hissetmemiz ve bu güçsüzlüğümüzden ötürü, kendimizi aşağılamamızdır.