Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
424 syf.
10/10 puan verdi
Yıldız Güncesi, nasıl anlatılacağını bilemediğim kitaplardan. Hayatımda okuduğum en zengin hayalgücü desem, uzayda gezip duran ve değişik medeniyetlere konuk olan Ijon Tichy’nin macera güncesi desem, Stanislaw Lem desem belki ucundan anlatabilirim. Kitapta Tichy’nin 12 gezi güncesi yer alıyor; kimi zamanda, kimi aklın hayalin almayacağı gezegenlerde, kimi uzayda ve kimi Tichy’nin kafasında geçiyor. Maceralar şok ederek başlıyor, güldürerek devam ediyor ve bir noktadan sonra öyle bir düşündürüyor ki, kitabın felsefesiyle yaşamı sorguluyorsunuz. Stanislaw Lem bu kitabı tam yirmi yılda yazmış, yıllar içinde bir çok değişiklik yapmış. Ben bu seyahatnamenin, karmaşık bir bilimkurgudan çok Lem’in hayat görüşünün yansıması olduğunu düşünüyorum o nedenle benim için çok kıymetli bir kitap Yıldız Güncesi. Yedinci Yolculuğu okurken ağzım açık kaldı, zaman yolculuğu ile ilgili bu derece karmaşık ve şahane bir şeyi şimdiye dek ne okudum, ne izledim. Sekizinci Yolculuğa inanılmaz güldüm, Yirminci Yolculukta ‘acaba’ mı dedim ve Yirmibirinci Yolculuk beni inanılmaz zorladı. Zamanla tekrar tekrar okuduğumda, çok farklı şeyler hissettirecek bir kitap, okuduğum en iyi bilimkurgu belki de. Çok sevdim, bittiğine çok üzüldüm, keşke 12 değil de 1200 yolculuk olsaydı, hayat boyu okusaydım seni Tichy.
348 syf.
10/10 puan verdi
"Tarih, bir anlamda halkların kutsal kitabıdır."
M. İ. Karamzin
Karamzin'in bu sözünü çok severim. Çünkü bana, Tarih'i ne kadar iyi ve ne kadar doğru bilmek zorunda olduğumuzu hatırlatıyor. Kitabı okumaya da bu söz ile başlıyorsunuz zaten ve kitabın size ne anlatmak istediğini daha ilk sayfasında görüyorsunuz. Kitabın
1100-1200 yıl öncesinde toplumu, insanı, hayatın bu kadar iyi açıklayan bir âlimin şuan günümüzde ders kitablarinda baş uçu kitaplarımızda yeteri kadar bulunmaması çok ama çok üzücü...Bizim değerlerimize sahip çıkamadığınızı bir kez daha görüp hayıflanıyorum diğer milletlerin elindeki en küçük bir buluşu bize üstün başarı olarak göstermesi bizim ise elimde o kadar çok övünecek örnek alacağımız şahsiyetler varken onların gösterdikleri şeylere tamah etmemiz bilgisizliğimizin ve cahilliğimizin kanıtı..Bundan sonraki yıllarda ne olur ne biter bilinmez ama bir an önce bu şahsiyetlerin tv'lerde dizi, film olarak, okullarda ders kitapları olarak karşımıza çıkması gerekiyor.Biz nesillerimize birini örnek aldırmak istiyorsak bu insanlara, bu insanların düşüncelerini aldırmaya çalışmalıyız..Kitaba gelecek olursak tek kelime ile mükemmel analizler içeren bir kitap..Her şey kısa ve öz şekilde değerlendirilmeye çalışılmış zaman zaman tekrar edilmesi gereken bir şaheser..Böyle güzel bir şahsiyetin diğer kitapları da günümüze kadar ulaşaydı keşke ..Kesinlikle okuyun zaten nasıl başlayıp bitirdiğinizi anlayamayacaksınız..
İnsan Alışan Bir Hayvandır
İnsanı en çok etkileyen eserler kendi hayatından izler bulduğu eserlerdir. Ben hakkında bilgim olmadan alıp okumaya başladığım bu romanda dolayısıyla kendi hayatımdan izler bulabileceğimi bilemezdim. Okuyup bitirdiğimden sonra ise artık benim için başucu sayılabilecek bir konuma ulaşmıştı.
Eserin konusu ilk görev yeri olan Bastine Kalesi’ne ulaşan ve daha burayı görür görmez bir an önce buradan tayin olup gitmenin hesabını yapan ve kendisini bekleyen kaderden habersiz olan genç teğmen Drogo’nun yaşadıklarıdır. Eserin beni etkileyen kısmı da Drogo ile benzer bir kadere sahip olmamdı. Ben de öğretmen olarak memleketim Konya’dan kalkıp yaklaşık 1200 km. uzaklıktaki Giresun’un bir beldesinde göreve başladığımda aklımdan en kısa süre içinde buradaki zorunlu hizmetimi tamamlayıp memleketime, ailemin yanına dönme düşüncesi vardı. Fakat romanın kahramanı olan Drogo ile benzer bir kaderimiz vardı. Tayin olma işi o kadar kısa sürede olmayacaktı. Eseri ilk okuduğumda görevimin üçüncü yılındaydım. Şimdi bu incelemeyi yazdığımda ise yedinci yılı bitirmek üzereyim.
Tabiki Drogo için de benim için de bu süreç hep bulunulan yerden sıkılarak oraya yabancı hissederek geçmez. “İnsan alışan bir hayvandır.” Dolayısıyla biz de alışmıştık yerimize ve buradaki insanlara. Artık uzun yılların getirdiği alışkanlık sonucu başka bir yere gitme fikri bize korkutucu gelir. Sanki bulunduğumuz yerden önce bir hayatımız olmadı ve sonrası da olmayacaktır.
Kendisini bir sebeple ait olamadığı bir yerde bulan buradan kurtulmak isteyen her kese kendilerinden bir şeyler bulacaklarını düşündüğüm bu romanı öneririm.
Öncelikle fil saati nedir ondan bahsedeyim.Islam dünyasının az bilinen ama döneminin çok ilerisinde tasarlanmış mucize buluşlardan biridir.Evrensel bir saate ihtiyaç duyulmayan 1200'lü yıllarda icat edilen fil saati,gece gündüz farklarını hesaplayabilen robot biliminin ilk örneğidir. El-Cezeri tarafından tasarlanmıştır.Zaman ölçüm sisteminin kalbini oluşturur. -
Kitaba gelince kitapta polisiye, macera,mevlâna ve bilim kurguyu bulabilirsiniz.Kuantum fiziğinin çokça işlendiği kitapta olaylar sürekli olarak annesi ve babası cinayet işleyip, 8 yaşında yetiştirme yurduna verilen Eren'i işaret etmektedir. Eren'in psikoloğu Güneş, komiser Merih ve fizik profesörü Behram , cinayetleri çözebilmek için birlikte hareket ederler.Sayfaları çevirdikce bir sonraki sayfayı merak edeceğiniz sarsıcı ve sürükleyici bir roman.Yazar bu kitabı yazmak için çokça araştırma yapmış olmalı. Bunun için kendisini ayrıca takdir ettim.Kitabın sonuna geldiğinizde ise yazarın ters köşe yaptığını şaşkınlıkla okuyacaksınız...
-
Kitap Arkası: Her şey tek bir sorudan evrilir,gelişir ve değişir:"Bu dünyadaki yerim nedir?" Elmasın kömürde, ipliğin pamukta gizli olduğu dünya burası. Sır hem gözünün önünde hem de gören gözün sindiremeyeceği kadar derinde.Aldığı nefesi kendi içinde kaybettiğini bilmeyen insan,kendi dışında arasa da neyi bulacak sanki?Hareket ediyoruz.Karşılaşıyoruz.Hatırlıyoruz.Unutuyoruz.Görünmeyeni arayan hareket hali içinde, yalnızca kendimizden kendimize doğru ilerliyoruz.Kâinat kocaman bir ayna.Hakikati aramak,kendini bulmak...Sevginin nefrete dönüşmesi de bunun yokluğundandır.Yeşeremeyen kararır. -
Okuyacaklara şimdiden keyifli okumalar
192 syf.
8/10 puan verdi
"El Cezeri 1200'lü yıllarda Arşimet'in su prensibini kullanarak devrin çok ötesinde bir saat icat etti. Adı Fil Saati'ydi."
Yazar'ın daha önce Sanrı adlı kitabını okumuş ve cok beğenmiştim. Edebiyat, kuantum fiziği, polisiye ve zamanlar arası yolculuğu anlatan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
228 syf.
9/10 puan verdi
Matematik ve felsefe ilişkisi, matematiğin ülkemizde verilen eğitim durumu ve benzeri konular hakkında biraz konuşmak istiyorum. Seçtiğim bölüm ile ilgili bu kitabın bana çok yardımı dokunduğu için, içimden geçenleri buraya dökmek istedim.
Matematik ve Felsefeyi tek yumurta ikizi olarak düşünüyorum. Aynı anda oluşan, cinsiyetleri, ortaya
1120 syf.
10/10 puan verdi
Aşkların en kötüsü; seçim yapmak zorunda kaldığın aşktır! Hangi tarafı seçersen seç, hep bir burukluk, pişmanlık oluşur yüreğinde. İşte o yüzden yüreğinizin sesini dinlemeyin. Mantıklı olun. Mantıklı olun ki, sonra pişman olmayın. Ama ben yine de yüreğini dinleyenleri kınamam. Çünkü bilirim ki, bu büyük pişmanlık buhranında kavrulan bu kadın\adam
