13 Şubat 1925'te başlayan Şeyh Said isyânı sebebiyle hükümet, "Takrîr-i Sükûn" kanûnunu çıkartarak, ilk muhâlefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı ve bir çok gazeteyi kapatmış; çok sayıda gazeteciyi tevkif ve hapsederek, yeniden kurduğu "İstiklâl Mahkemeleri"ne göndermişti.
13 şubat 1912
Löwy'nin dinleti saati için gereken konuşmayı kaleme almaya başlıyorum. Pazar günü ayın on sekizinde konuşma. Hazırlanmam için fazla vakit yok, oysa operada bir gösteriye hazırlanıyorum sanki. Bu da günlerdir bir telaşın beni sürekli sıkboğaz etmesinden ve önce biraz inzivaya çekilip salt kendim için birkaç bir şey çiziktirmek,ancak daha sonra biraz canlanmış olarak dinleyici önüne çıkmak istememden kaynaklanıyor. Cümlede sözcükler değiştikçe kendi içimde de soğuk ve sıcak yer değiştiriyor; melodik iniş çıkışları düşlüyor ,sanki tek tek hepsini bütün vücudumla vurgulayarak Goethe'nin cümlelerini okuyorum.
Reklam
Tarih tekerrürden ibarettir
13 Şubat 1925'te başlayan Şeyh Said isyânı sebebiyle hükümet, "Takrîr-i Sükûn" kanûnunu çıkartarak, ilk muhâlefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı ve bir çok gazeteyi kapatmış; çok sayıda gazeteciyi tevkif ve hapsederek, yeniden kurduğu "İstiklâl Mahkemeleri"ne göndermişti.
Nakşibendi tarikatından, Şeyh Said, 13/14 Şubat 1925 tarihinde isyan etmiştir. Gerçek gaye, yılların başbelâsı şeriati ve halifeyi kurtarmaktır. İsyan genişlemiş ve sonuçta askerî kuvvetler isyancıları bastırmışlardır. Bu iç savaş, Vatancilar ile dinci-halifecilerin savaşı olmuş ve vatancıların zaferi ile sonuçlanmıştır. Gaziye göre, “Türk tarihinde ilk defa askerlerimiz mefkûreleri uğrunda asil bir maksatla harb etmişlerdir.”
Sayfa 175Kitabı okudu
Pîran'a giden Şeyh, köye gelen Türk askerlerinin provakasyonu sonucu isyanı tarihinden önce başlatmak zorunda kaldı. Tarih 13 Şubat 1925'i gösteriliyordu. Piran ele geçirildikten sonra sırasıyla Darahinê(Genç), Hani, Varto, Lice ve Elazığ da ele geçirildi.
Harbiye Nezareti’ndeki Fevzi Çakmak ve Cevat Çobanlı gibi paşaların Mustafa Kemal’e destek verdiği, Misak-ı Milli’yi kabul edenin Ankara’daki Büyük Millet Meclisi değil, İstanbul’daki son Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı olduğu ve en azından 1920 Martı’ndan önce bir çok direniş yanlısı subay ve idarecinin bizzat payitahtta bir şeyler yapmaya çabaladığı unutulmamalıdır. Hepsinden de önemlisi, tüm İstanbul hükümetlerinin Damat Ferit Paşa tarafından kurulmadığı göz ardı edilmemelidir. Ali Rıza ve Ahmet Tevfik gibi sadrazamlar Milli Mücadele’ye açıkça karşı çıkmamışlardır, ki bu ikisi, Damat Ferit’in 13 ayına karşılık toplamda 30 ay iktidarda kalacaklardır.
Sayfa 18
Reklam
227 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.