Fakat Bolşeviklerin çarlığın gizli anlaşmalarını açıklaması, Ortadoğu'daki İngiliz-Fransız tasarıları bakımından soğuk bir duş oldu. Bunun arkasından 14 Nokta'yı Müttefikler'in de kabul etmeleri dolayısıyla Başkan Wilson da bu gizli anlaşmaları tanımayacağını belirtince, olayların bu baskısı karşısında, İngiltere ile Fransa 7 Kasım 1918'de Ortadoğu hakkında bir ortak deklarasyon yayınladılar. "Uzun zamandan beri Türklerin zulmü altında yaşayan halkların kurtuluşu için" savaştıklarını belirten iki devlet, Ortadoğu memleketlerinde, halkların kendi serbest seçimlerine dayanan millî hükümet ve idareler kuracaklarını bildirdiler. Oldukça müphem (belirsiz) ifadelerin yer aldığı bu deklarasyonun Arap halkları üzerinde uyandırdığı izlenim şuydu ki, İngiltere ve Fransa Arap memleketlerinin bağımsızlıklarını kabul etmektedirler. Hâlbuki bu iki sömürgeci devlet Arap halklarını ikinci defa aldatmışlardı. Hicaz kralı Hüseyin, oğlu Faysal'ı büyük ümitlerle Paris Barış Konferansı'na göndermiş ve Faysal'ın da konferansta Arap bağımsızlığını hararetle savunmuş olmasına rağmen, İngiltere ve Fransa, Hüseyin'in Suriye üzerindeki monarşisini tanımakla beraber, Arap memleketlerinde manda rejiminin kurulmasına karar verdiler.
Sayfa 179 - Timaş Yayınları, 20. BaskıKitabı okudu
Orhan Veli (13 Nisan 1914 – 14 Kasım 1950)
"Bekliyorum Öyle bir havada gel ki, Vazgeçmek mümkün olmasın."
Reklam
Paul Éluard (14 Aralık 1895 - 18 Kasım 1952)
"İnsanlarda tek sıcak kanun, üzümden şarap yapmaları, kömürden ateş yapmaları, öpücüklerden insan yapmalarıdır. İnsanlarda tek zorlu kanun, savaşlara, yoksulluğa karşı kendilerini ayakta tutmaları, ölüme karşı yaşamalarıdır. İnsanlarda tek güzel kanun, suyu ışık yapmaları, düşü gerçek yapmaları, düşmanı kardeş yapmalarıdır..."
Dilemma
"...Eğer üzülürse kaybeder. Sadece o değil, tüm iyiler, içimizdeki bütün masumiyet kaybeder. Zihninde kurduğu mahkemede önce kendisi beraat ettirsin kendini... Yola devam etsin. Çünkü kadının en güzel hali ve filmin en mutlu sahnesidir, saçlarını savurup her şeye rağmen gülümsemesi..."
Sayfa 20 - Gökhan Coşkun
"Tamamlanmamış cümlelerimiz kaldı bizim. Birbirimize söyleyemediğimiz. Ne ben ne de o ısrar ettik. Belki de duymaya, duyurmaya cesaret edemedik. Duyduklarımızın, duyuracaklarımızın bize yükleyeceklerinden ve yükleneceklerimizden ve yüklenemeyeceklerimizden, yarım kalan cümlelerden, o eksik kelimelerden korktuk. Korktuk eksiklikten. Yarım olmaktan, öbür yarısı olmaktan, tamlamaktan, tamamlanmaktan çok korktuk. Yarım kalan cümleler, havada bir müddet asılı kalıp düştüler yere..." Cenk Okur/ Yere Düşen Cümleler
Sayfa 48
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.