"1.
Entarisi pazen, atkısı sarı,
gözleri göller gibi kara,
ne parası pulu var, ne yapacak işi,
ama öyle uzun ki siyah saçları,
değer uçları kirli topuklara.
İşte Hanna Cash, yavrum,
Ayartıp soyardı beyleri.
Geldi esen rüzgarla bozkırdan,
gitti gene esen rüzgarla.
..."
Bertolt Brecht Bertolt Brecht, kısaca Bert Brecht. Asıl adı Eugen Berthold Friedrich Brecht (d. 10 Şubat 1898 Augsburg - ö. 14 Ağustos 1956 Berlin)20. yüzyılın en etkili Alman şairi, oyun yazarı ve tiyatro yönetmeni olarak nitelendirilir.
Ertesi gün iyice kötüleşti durumu.
Kesintisiz olarak beş on para kazanabilmek için, belirli bir köşede
oturmak gerektiğini anladı. Bu ise mümkün değildi, çünkü sürekli
olarak yerleştiği her köşeden sürülmekteydi.
Ötekilerin ne yaptığını bir türlü çakamıyordu.
Şöyle ya da böyle, hepsi, ondan daha zavallı gözükmekteydiler.
Yırtıklarından kemikleri görünen giysileri vardı.
(Sonraları, belirli çevrelerde, çıplak et göstermeyen elbiselerin,
kötü vitrin sayıldığını öğrendi.) Ayrıca, görünüşleri de daha kötüydü
bunların; mutlaka bir yerleri sakattı. Çoğu doğrudan doğruya çıplak
beton üstüne oturuyorlardı; yanlarından geçenler, hasta olmalarından
korksunlar diye. Fewkoombey seve seve oturacaktı çıplak betona ya,
buraları orta malı değildi anlaşılan;
ya polis, ya dilenciler durmadan rahatsız ediyorlardı onu.
Bütün bu sıkıntılar sonucunda üşüttü, soğuk algınlığı göğsüne indi,
ciğerini dağlayan sancılarla ve yüksek ateşle dolaşmaya başladı.
Sayfa 8 - İletişim Yayınevi - ÇEVİREN: Sevgi SoysalKitabı okuyacak
İstediğince yalın görünsün göze
Kuşkuyla bakın
En küçük olaya bile!
Sınayın gerekli olup olmadığını,
Hele «alışılagelmiş» türden ise!
Açıkça istiyoruz şunu sizden:
Sakın doğal bulmayın hep alışılageleni!
Çünkü artık hiçbir şeye doğal denmemeli;
şu kanlı kargaşanın,
şu düzenli geçinen düzensizliğin,
serserice başına buyrukluğun ve
insanla ilintisini yitirmiş insanlığın egemen olduğu
dönemlerde kimse demesin:
Doğaldır bu olup bitenler;
böyle denmesin ki.
Her şeyin değişebileceğine inanılsın.
Kruşçev, Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin 14-25 Şubat 1956 günlerinde toplanan 20. Kongresi'nin 25 Şubat 1956 günkü gizli oturumunda yaptığı bir konuşmada Stalin'e ağır hücumlarda bulunmuş ve Stalin'i "kişiye tapma" sistemini kurmakla itham etmişti. Bundan sonra Sovyet Rusya'da "Stalinci" olmak bir suç sayılmıştır.
Rivayete göre; 14 – 26 şubat 1956 arasında toplanan o meşhur Sovyetler Birliği Komünist Partisi yirminci kongrede Stalin'i ve Stalinizmi mahkum ederken salonun arka taraflarından bir ses yükselir:
- Ve o zaman siz neredeydiniz yoldaş kruşçev?
Kruşçev sesin geldiği taraftaki yüzleri inceler ancak soruyu kimin sorduğunu tespit edemez. "Soruyu soran kimdi?" diye sorar, kimse yanıtlamaz. Bunun üzerine yeniden "Bunu soran kimdi?" diye seslenir, yine kimse yanıtlamaz. bu defa Kruşçev şöyle bağırır:
- Şu anda senin olduğun yerdeydim yoldaş!
"Ve onlar savaşa gittiler.
Cephaneleri yoktu.
Ve bazı iyi kişiler,
onlara cephane buldular.
"Savaş olmaz kurşunsuz,
sana kurşun gerek çocuğum!"
"Siz bizim yerimize savaşa gidiyorsunuz,
biz sizlere kurşun üretiyoruz."
Ve bir yığın silah yaptılar.
Sonra bir savaş daha gerekti.
İyi insanlar hemen savaşı buldular.
"Cepheye, cepheye çocuklar!
Vatan elden gidiyor!
Cepheye gidin ananız, bacınız uğruna
din ve kralımız adına!"
Senin olmak, böyle korkunç-güzel ve kendi kendine yeter bir iştir. Budala mıyım, de bana. Yüzünü, sesini bir özledim ki sorma. En çok da burnunu. Şaka değil. Nezleysen bir kâğıda
silin de gönder ben de olayım. Hasretim soğuklara, belalarına...
HÜSEYİN NİHAL ATSIZ HAYATI
12 Ocak 1905 - 11 Aralık 1975
Hüseyin Nihal Atsız Bey'in babası, Gümüşhane ilinin Dorul ilçesinin Midi köyünden 'Çiftçioğulları' ailesine mensup (Deniz Makina Önyüzbaşısı) Hüseyin Ağa´nın oğlu (Deniz Güverte Binbaşı) Mehmet Nail Bey olup; annesi ise, Trabzon'un kadıoğulları ailesinden (Deniz Yarbayı) Osman Fevzi Bey´in