BBC Kültür, farklı ülkelerden yazarlara başvurarak kuşaktan kuşağa aktarılan, kıtaları aşan ve toplumu değiştiren hikâyeleri seçmelerini istedi.
Nisan ayında yapılan ankette yazarlar, insanların düşüncelerini şekillendirdiği ve tarihi etkilediğini düşündükleri beş hikâye seçti. 35 ülkeden 108 yazar, akademisyen, gazeteci, eleştirmen ve
Hemen her siyer kitabına Hz. Muhammed öncesi Arap coğrafyası anlatılarak başlanır. Daha sonra peygamber dönemi ve dört halife dönemi Arap coğrafyası ile devam eder bu anlatım. Peki 610-632 yıllarının çok büyük bir kısmında henüz müslüman olmayan kavimlerin gözünden Arap coğrafyasını okumak ister misiniz? Evet diyorsanız o zaman doğru yerdesiniz.
Hamidullah bana göre 20.YY'da islam tarihçiliğine en büyük katkıyı veren isim. Kendisinin çok kritik meseleleri ele alarak büyük bir iş yaptığı herkesin malumudur. Hz.Peygamber'in hayatını anlatan eserinde daha önce hiçbir kitapta görmediğim birçok bilgi ve bakış açısıyla karşılaşmıştım. Bence o kitap alanında zirveye oynayabilecek bir
Orta Türkçe döneminde (10.-15. yy) batıda Oğuzca, kuzeyde Kıpçakça ve doğuda Çağatayca kullanılmıştır. Kıpçak (9.-11 yy)
Harezm (11.-12. yy) Türkçesinin devamı sayılan Çağatay Türkçesi 15. yüzyılın başlarından 20. yüzyılın başlarına kullanılmıştır.
Çağatay Türkçesi, 1) Klâsik öncesi devir, 2) Klâsik devir, 3) Klâsik sonrası devir olarak üçe devire bölünmüştür.
Çağatay döneminin önemli isimler şunlardır:
Sekkâkî, Nevâyî, Lutfî, Yusuf Emirî, Yakinî, Gedâî, Hayder Harezmî, Hüseyin Baykara, Babür Şah, Ebülgazi Bahadır Han, Ömer Han v.s.
Dünyenin malı vü mülki gencine aldanma kim
Evveli rızk u neşatdur ahiri şeh-matsen
Dünyanın malına, mülküne, hazinesine aldanma ki;
Öncesi rızık ve mutluluktur, sonunda şah-matsın.
BBC Kültür, farklı ülkelerden yazarlara başvurarak kuşaktan kuşağa geçen, kıtaları aşan ve toplumu değiştiren hikâyeleri seçmelerini istedi.
Nisan ayında yapılan ankette yazarlar, insanların düşüncelerini şekillendirdiği ve tarihi etkilediğini düşündükleri beş hikâye seçti. 35 ülkeden 108 yazar, akademisyen, gazeteci, eleştirmen ve çevirmenin
Şaka maka bizi çok fenâ tufaya düşürdüler. 20. Yüzyıl başında, hatta 19. Yüzyıl'da vaat edilen dünya ile bugün arasındaki kritik farkları düşündüğünüz zaman insanlığa yutturulan zokanın büyüklüğünü anlıyorsunuz.
Modern Demokratik devlet yapısı, Tocqueville'nin yerinde ve çok erkenden tespit ettiği gibi, hayatımızı daha özgür hale
15. yy.'ın son yarısında yeni bir kavram, Kızılbaşlık kavramı ortaya çıktı. Tarihi kaynaklardan öğrendiğimize göre, Erdebil'e yerleşerek orada bir tekke kuran ve Şeyh-i Türk (Türk şeyhi) olarak anılan Şeyh Safiyiddün Erdebili'nin' torunlarından Şeyh Haydar zamanında ortaya çıkmış bir kavramdır. İslâm öncesi Türk kültüründe Oğuz Türkleri (Türkmenler) arasında yaygın olarak kullanılan kırmızı börkü, Erdebil müritlerinin de kullanmaya devam etmeleri üzerine Kızılbaş kavramı ortaya çıkmış ve yayılmıştır.
Safevî (Kızılbaş) Devleti'ni kuracak olan Şah İsmail'in babası Şeyh Haydar'ın müritleri, eski Türkmen geleneklerine uyarak başlarına kırmızı sarık sarıyorlardı. Bundan dolayı bu müritlere Kızılbaş adı verildi. Daha sonra bu kavram Anadolu'da ve İran'daki Şiiler için kullanılmaya başlandı. Kızılbaş ismi, bu kitlelere dışarıdan verilen bir isimdi.
Eğer bir devletin ordusunda Türkçe konuşuluyorsa ve dini ne olursa olsun kanunlarında Türk ananesi yaşatılıyorsa, o devlet bir Türk devletidir. Moğol-Türk ögelerin harmanında hayat bulan devletlerin türklüğü tartışmaya çok da açık değildir. Ordunun ezici çoğunluğu türk olup, görev komuta zincirinde Türkçe kullanılmıştır. Hint-Avrupa dünyasının