_Tanrı, "Işık hızından daha hızlı gitmeyeceksiniz!" deseydi mesela. Halk da, bu buyruğun ne hakkında olduğunu bilmiyoruz ama tüm diğer buyruklar gibi ona da uyuyoruz mu diyecekti? Anlamadan körü körüne bir şeye bağlanmak bağnazlıktır. Gelecekte karşımıza Maxwell çıkar ve bizi manyetizma ve ışık hızı hakkında aydınlatır mı diyeceklerdi?
15. yy.'ın son yarısında yeni bir kavram, Kızılbaşlık kavramı ortaya çıktı. Tarihi kaynaklardan öğrendiğimize göre, Erdebil'e yerleşerek orada bir tekke kuran ve Şeyh-i Türk (Türk şeyhi) olarak anılan Şeyh Safiyiddün Erdebili'nin' torunlarından Şeyh Haydar zamanında ortaya çıkmış bir kavramdır. İslâm öncesi Türk kültüründe Oğuz Türkleri (Türkmenler) arasında yaygın olarak kullanılan kırmızı börkü, Erdebil müritlerinin de kullanmaya devam etmeleri üzerine Kızılbaş kavramı ortaya çıkmış ve yayılmıştır.
Safevî (Kızılbaş) Devleti'ni kuracak olan Şah İsmail'in babası Şeyh Haydar'ın müritleri, eski Türkmen geleneklerine uyarak başlarına kırmızı sarık sarıyorlardı. Bundan dolayı bu müritlere Kızılbaş adı verildi. Daha sonra bu kavram Anadolu'da ve İran'daki Şiiler için kullanılmaya başlandı. Kızılbaş ismi, bu kitlelere dışarıdan verilen bir isimdi.
"Sofistlerden Protogoras cinsiyet ayrımını ilk yapan kişidir, ayrıca cümleleri emir, dilek, soru, cevap olarak yapısal özelliklerine göre sınıflandırmıştır."
Fransız Devrimi 18.yy. sonlarında "Insan Hakları Beyannamesi"ni ilan ederken bunu: "Erkeğin Hakları " başlığı ile ilan ediyordu. Bu bildirgenin birinci maddesi aynen şöyleydi: "Erkek hür olarak doğar, köleleştirilemez.” Sonra “ve kadın” kelimesi eklenmesi için çalışmalar yapılmışsa da bu girişimler reddedilmiştir ve
Rönesans, öncesi ve sonrası ile bir geçiş dönemidir. Ancak, Ileri Rönesans diyebileceğimiz dönem, 15. yy. ile 17. yy. arasıdır. Ön Rönesans ise, 11. yy.dan başlayıp, 15. yüzyıla kadar getirilebilir. Bu dönemler, Ortaçağ karanlığına, feodal üretime ve
egemenliğine karşı, Yeniçağ ve yeni insanın ortaya çıkışıdır. Rönesans için akılcı, bilimci, pozitivist, sanatsal, estetik, ileri düşünme ve tek bir anlama çok boyut katabilme,gerçekçilik ve gerçeğin peşinde geleceğe hazırlıktır diyebiliriz.
Düşünce açısından bir hazırlık dönemi olsa da, sanatsal açıdan tam bir yaratıcılık, özgürleşme ve olgunlaşmadır Rönesans.
SONUÇ ((AFGANİSTAN OLMAK": KURTARILAN DEVLET, YIKILAN CUMHURİYET
Ekim Devrimi'nin gerçekleştiği yıl doğan Alparslan Türkeş, hayatı boyunca Sovyetler Birliği'ne ve komünizme karşı mücadele ettikten, reel sosyalizmin çözüldüğünü, Sovyetler'in dağıldığını gördükten sonra, üstelik 12 Eylül darbesi de komünizm tehdidini ortadan kaldırmışken, 4
Bektâşilik , çeşitli kökten din öğelerinden oluşmustur.
Şamanizmden Balkan halklarının dini inançlarina kadar içerir
Özünde babaîlîğin devamıdır
İslamiyet'in Rumeli'nde yerli hristiyan
Nüfus arasında yayilisinda önemli bir etmen olmuştur islamiyeti Balkan köylerinde kolayca kabul edilebilir kilmistir.
15.yy bektâşilik yeniceriler tarafından benimsenmiştir
Bektâşiler devlete sadık idiler . Bunlar babadan ogula geçmesi ilkesini kabul etmezler
Aydın düzeyleri daha yüksek tekkelerinde tasavvuf düşüncesi egemendi
.
Bektaşi velîlerine atfedilen doğa dışı güçler budist Türklerde görülür
Eski türk törensel yemeği (şölen, toy) ve şamanist taş ve ağaç kültleri Bektaşi ayinlerinde süre gelmistir
Kadınlar İslam öncesi Türk topluluklarda kadın erkek eşitliğini korumuşlardir.
Bazı bilginler Bektaşi inanç ve ayinlerin hristiyanliktan alındığını ileri sürmüşler
Şarap ve müziği mübah sayarlar
Örneğin ; tanrı, Muhammed Ali birdir gibi
Tarikata kabul töreninde ekmek ,şarap, peynir
Günahlarını şeyhe itiraf ederek günah çıkartılması
Bir çok biçimde görülür
.
Bektasiler türk folklorunda belli bir
Tipi temsil eder . Bu dünyanın saçmalıkları o umursamayan dini bagnazliklari inceden alay eden
Geçici ve göreceli olduğu inancıyla her şeye hoşgörüyle bakan bir tiptir .
Türk folklorunun ölümsüz bilge ve hazir-cevap dehası Nasreddin Hocayı pirleri arasına katmistir
.
.