Stefan Zweig (28 Kasım 1881 - 22 Şubat 1942)
"...Suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiçbir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta. Yapacak, duyacak, görecek hiçbir şey yoktu, her yerde ve sürekli hiçlikle çevriliydi insan, boyuttan ve zamandan tümüyle yoksun boşlukla. Bir aşağı bir yukarı yürürdü insan, düşünceleri de onunla birlikte bir aşağı bir yukarı, bir aşağı bir yukarı yürüyüp dururdu. Ama ne kadar soyut görünürlerse görünsünler, düşünceler de bir dayanak noktasına gereksinim duyarlar, yoksa kendi çevrelerinde anlamsızca dönmeye başlarlar; onlar da hiçliğe katlanamaz. İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür,düşünür,düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız..."
Stefan Zweig (28 Kasım 1881 - 22 Şubat 1942)
"Bir halkın, diktatörlüğün sağladığı, sıkı disiplin ve artan ortak vurucu güç gibi geçici avantajların bedelinin daima bireyin kişisel haklarıyla ödendiğinin ve her yeni kanunun, kaçınılmaz olarak eski bir özgürlüğe mal olduğunun farkına varması çoğunlukla zaman alırdı."
Reklam
Yakup Kadri Karaosmanoğlu (27 Mart 1889 - 13 Aralık 1974)
“Eğer bilmiyorlarsa kabahat kimin? Kabahat benimdir. Kabahat, ey bu satırları heyecanla okuyacak arkadaş, senindir. Sen ve ben onları, yüzyıllardan beri bu yalçın tabiatın göbeğinde, herkesten, her şeyden ve her türlü yaşamak şevkinden yoksun bir avuç kazazede halinde bırakmışız. Açlık, hastalık ve kimsesizlik bunların etrafını çevirmiştir. Ve cehalet denilen zifirî karanlık içinde, ruhları her yanından örtülü bir zindanda gibi mahpus kalmıştır.”
Sayfa 10 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Anarşizm Üzerine
Anarşizm, çok kere işçi sınıfının oportünist günahları için bir çeşit ceza olmuştur. Bu iki mantığa aykırı tutum, birbirini tamamlamaktaydı. Ve eğer Rusya'da, küçük-burjuva nüfus, batı ülkelerindekinden kalabalık olmasına rağmen, 1905 ve 1917 devrimlerinde ve bu iki devrime hazırlık sırasında, anarşizmin nispeten önemsiz bir etkisi olmuşsa, hiç şüphe yok ki, bu, kısmen oportünizme karşı her zaman en uzlaşmaz ve en amansız savaşı yürütmüş olan bolşevizm sayesindedir. "Kısmen" diyorum, çünkü anarşizmin Rusya'da zayıf düşmesini sağlamada asıl büyük etkiyi yapmış olan şey, bu akımın, geçmişte (1870-1880) ülkemizde tam olarak açılıp gelişme fırsatını bulmuş olması ve böylelikle teorisinin ne kadar yanlış, devrimci sınıfa kılavuzluk etmeye ne kadar yetersiz olduğunu açıkça göstermiş olmasıdır.
Sol YayınlarıKitabı okudu
464 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Annesi, kız kardeşi, yayıncısı, sevgilileri ve eski dostları dahil toplamda 30 kişi ile yaptığı mektuplaşmalardan seçmeler okunabilir bu kitapta. Mektuplarında ketum davrandığı hatta kitabın önsözünde bahedildiği üzere "büyük bir bölümü sıkıcı ve baştan savma" olduğu görülür. Ancak Nietzsche'yi daha iyi anlamak için mektuplarının önemli bir kılavuz olduğunu düşünüyorum. Kimilerine göre "hayat filozofu" olarak adlandırılan Nietzsche'nin özel hayatından haberdar olmanın gerekliliğini okudukça hissettim ve okudukça daha fazla saygı duydum kendisine Müziğe olan aşkını, arkadaşları ve çevresi olan ilişkilerinde ipuçlarını, kitapları yazarken içinde bulunduğu ruh hallerini, peşini bırakmayan hastalıklarını ve yoğun ıstıraplarını mektuplarında hissedersiniz ve okudukça sadece bir filozof olarak değil insan olarak da saygıyı hakettiğini göreceksiniz. Özelikle delilik zamanlarında yazdığı mektuplardan çok fazla etkilendim. Mektuplar kronolojik olarak 4 bölümde toplanmıştır; 1. 1861-1869 Öğrencilik Yılları; Schopenhauer ve Wagner 2, 1869-1876 Basel'de ilk yıllar; Wagner veWagner'den kopuş 3. 1877-1882 Profersörlüğünün Sona Erişi; Lou Salome, Genova 4. 1883-1889 Zarahustra; Değerlerin Karşıt Değerleri, Torino Delirdikten sonra yazdığı son mektubunun son çığlıklarından bir alıntı; "Öğrenci paltomla her yere gidiyorum; birilerinin omzuna vurup şöyle diyorum; Siamo contenti? Son dio, ha fatto questa caricatura...(MUTLU MUYUZ? BEN TANRIYIM, BU KARİKATÜRÜ BEN YARATTIM.)"
Seçilmiş Mektuplar
Seçilmiş MektuplarFriedrich Nietzsche · Say Yayınları · 201299 okunma
Erwin Rohde'ye , 23 Şubat 1886(Nice)
Her an bir şikayet insanın karşısına çıkıveriyor ve dünya üzerinde şikayet etmekten daha aptalca bir şey yok.
Sayfa 325Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.