Diyarbakır'ın üzerine yeni bir gün doğuyordu.
Türkiye'nin üzerine yeni bir gün doğuyordu.
Gericiliğin başı ezilmişti.
1925'te.
Ama onu hortlatma çabalarının sonu gelmiş miydi ki?
13 Şubat 1925'te patlak veren Şeyh Said İsyanı, Kürtler, solcular, dindar grupların yanı sıra kadınların siyasi taleplerine de kulak tıkamak için yeni bahane oldu. Cumhuriyet gazetesi "Türkiye'nin hayatında çok mühim meseleler olduğu bir zamanda, hanımlarımızın mebusluk propagandası veya reklamı ile meşgul olmaları pek ciddiyetsiz," diye yazıyordu. Ama Nezihe Muhiddin pes etmedi:Temmuz ayında Kadın Yolu dergisini çıkarmaya başladı. İlk yazısı kadınlara siyasi haklar tanınması üzerine olan dergide, Enver Benhan(Şapolyo), Yaşar Nabi(Nayır) ve Fahrettin Kerim (Gökay) gibi kadın hakları savunucusu genç erkek yazarlar da yazıyordu. Ancak 1925'te Şeyh Said İsyanı bahanesiyle çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu etkisini gösterdi ve TKB ciddi bir 'öz sansür' uygulamaya başladı.