Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Elveda Güzel Vatanım (Ahmet Ümit)'ın da benzer bir konusu var...
Kemal Tahir, Kurt Kanunu'ndan söz ederken, "Romanın konusu 1926 lzmir Suikastı gibi son derece buhranlı bir devrede geçiyor. (...) Gerçekten büyük tehlikeler içinde kıstırılmış insanların romanı bu. (...) Gerçek vesikaları bir fon olarak kullanıyorum" diyor. Romanın önemli iki özelliğini vurgulamış oluyor Kemal Tahir bu sözleriyle, çünkü "büyük tehlikeler içinde kıstırılmış insanlar" yazara polisiye bir olay örgüsü sağlarken, İzmir Suikasti de tarihsel ve siyasal bir konu sağlar. (...) Kurt Kanunu Cumhuriyet'in ilk yıllarında Halkçılar ile muhalefet arasındaki iktidar kavgasını, Halkçıların teröre kayışını sergiler ve bu tarihsel gelişimin (Kemal Tahir'e göre) nedenlerini açıklar. Dolayısı ile, yazar, Kara Kemal'in son günlerini romanlaştınrken, lzmir Suikasti olayını, diktatörlüğe sapan Halkçıları okurun gözünde suçlamak için kullanır.
Sayfa 189 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Mussolini 1926'dan itibaren yerel terörist grupları destekleyerek Balkanlar'da dengeyi bozmaya çalışsa da, fazla bir başarı sağlayamadı.
Sayfa 238 - Boğaziçi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İntihar eden yazar ve şairler (10) Ümit Yaşar Oğuzcan..
Ümit Yaşar Oğuzcan, Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri. Oğuzcan'ı bu kadar büyük yapan belki de hayatından çıkaramadığı üzüntüleriydi. Türk edebiyatının önemli şairlerinden biri olan Ümit Yaşar, tüm hayatı boyunca ruhsal bunalımla uğraştı ve defalarca intihara kalkıştı. Bu sırada oğlunu ne kadar ihmal ettiğini fark etmedi. Henüz 17 yaşında olan Vedat, babası Ümit Yaşar'a bir not bırakıp intihar etti. 22 Ağustos 1926 yılında doğan ünlü şair, küçükken fiziken yaralandığı birçok olay atlattı. Kızamık hastalığı sonrasında kekeme kaldı.
Yaşar Kemal Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli. Van Gölü'ne yakın Ernis (bugün Günseli) köyünden olan ailesinin Birinci Dünya Sava­şı'ndaki Rus işgali yüzünden uzun bir göç süreci sonunda yerleştiği Osmaniye'nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyünde 1926'da doğdu.
Diyarbakırlı Ziya!
Yalnız Türklüğün en büyük peygamberi olan Ziya Gökalp Bey'in Kürtçe hakkında cidden şayan-ı dikkat [dikkate değer] olan bir hükmünü burada zikredeceğim.(...) 1926 senesinde merhum Ziya Bey'in Giresun gazetesinde bir eseri tefrika ediliyordu. Ziya Gökalp bu eserin bir noktasında Kürtçeyi diğer Şark lisanlarıyla mukayese ederken diyor ki: "Kürtçe, Arapça da dâhil olmak üzere, Şarkın en zengin lisanıdır."
Sayfa 82 - Avesta yayınevi önsöz Mesut keskin
390 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
"Bu eserim roman biçiminde bir tarihi belgedir; zaten bence tarih de bir romandır. 1926-1967 yılları arasında Detroit Üniversitesi'nde İngilizce öğretmenliği yapıyordum. Iki-üç bin kadar öğrencisi olan bu Üniversite Cizvit papazları tarafından yönetilmekteydi. Yatılı kısmı yoktu. Romanın kahramanı Maureen Wendall ile o sıralarda
Kadınlar
KadınlarJoyce Carol Oates · Hürriyet Yayınları · 19726 okunma
Reklam
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Atsız "arada sırada" şiir yazardı. "Şiir Kadrosu" bölümünde de görüldüğü gibi bazı yıllar hiç şiir yazmamıştır. Ömrünün son otuz yılında yazdığı şiirlerin sayısı sadece 14'tür. Aynı bölümde çok şiir yazdığı yıllar da görülmektedir. 1931-1933'te 19, 1944-1945'te 10. Yani 54 şiirinden 29'unu sadece anılan 5
Bir mezbeledir hasta, hazin, köhne hayatım.
Atsız'ın, Yolların Sonu kitabının hiçbir baskısına girmemiş başka şiirleri de olmalıdır. Millî Mecmua'nın 1 Mayıs 1927 tarihli 85. sayısında H. Nihâl imzasıyla yayımlanmış “Girdap” başlıklı bir şiirini tespit ettim. Şiiri aşağıda aynen veriyorum: GİRDAP Hemcinslerimin kustuğu bin levs ile dolmuş Bir mezbeledir hasta, hazin, köhne hayatım. Bir gaye için her biri ölmekle müsavi Binlerle felaket ve hezimet dolu yadım... Hâlik bile hasmımdır, evet.. Alnıma zira Halk ettiği günden beri gam damgası vurmuş. Lanet beni dünyaya atan anneye, çünkü: Bir dağdağanın gamlı sabahında doğurmuş... Vazgeç de şu manası yalan, sahte fikirden Ey köhne ömür, kalbini aç, şeytana git, tap; Nimet bilinen kahpe hayatın sonu çünkü Ruhundaki boşluk gibi bir koskoca girdap!.. H. Nihâl Aruzun mefülü mefâîlü mefâîlü feûlun vezniyle yazılmış bu karamsar şiirin yayımlandığı tarihte Atsız 22 yaşındadır. 4 Mart 1925'te Askeri Tıbbiye'den atılmış, 1926 ders yılı başında Türk Dili ve Edebiyatı Bolümünde üniversite öğrenimine başlamış, fakat bir hafta geçmeden bu defa da askere alınmıştır. Üstelik Askerî Tıbbiye'den ihraç edildiği için yedek subaylık hakkı da elinden alınmıştır. Şiirin yayımlandığı tarihte Taşkışla'da askerliğini er olarak yapmaktadır. Bütün bu olayların, 20'li yılların başlarında Atsız'ı karamsarlığa sevk ettiğini anlaşılıyor.
Makro ve mikro düzeyler arası bağlantıların en iyi şekilde, sistematik olarak akılsal seçim bakış açısı ile açıklanabileceğini ileri süren Amerikalı sosyolog (Walace ve Wolf, 2004: 410) James Coleman (1926-1995) ise tabakalaşma konusundaki belirsizliklerin sosyolojinin öteki bütün alanlarından daha fazla olduğunu belirtir. "Sosyal Tabakaların İncelenmesi İçin Bir Paradigma" (1966) adıyla yayınladığı makalesinde, altı sosyal tabakalaşma "perspektifi"nden söz etmektedir: (1) Saygınlık; (2) Kültür; (3) İlişki; (4) Nüfuz (iktidar/otorite); (5) Demografi; (6) Sosyal-psikoloji.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.