Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ama savaşın sonuna doğru insanlar yaptıkları işin tüm korkunçluğunu hissetmelerine ve bunu durdurmak onları memnun edecek olmasına rağmen belirsiz, gizemli bir güç hala onları yönetmeye devam ediyor, terlemiş, baruta ve kana bulanmış, sayıları üçte bire inmiş topçular, yorgunluktan tökezlemelerine, nefes nefese kalmalarına rağmen hartuçları getiriyor, topları dolduruyor, nişan alıyor, fitilleri ateşliyorlardı; gülleler her iki taraftan da aynı hızla, aynı acımasızlıkla uçuyor, insan bedenlerini paramparça ediyordu ve insanların iradesiyle değil, insanları ve dünyaları yönetenlerin iradesiyle gerçekleşen korkunç olay da devam ediyordu.
Sayfa 313Kitabı okudu
Putin, Kremlin’in yeni jokeri
Böylece Kremlin jokerini çıkardı.2 Nisan 1999 tarihinde FSB’nin Başkanı, televizyonda canlı sayılabilecek bir konuşma yaptı.
Sayfa 76
Reklam
"Bana doğum günümü sormuştun, Hisar." Yutkunuşum.intihar gibiydi. "Gider ayak doğum günü hediyemi mi vericeksin, Bronz?" "Aylar önce kutladık, Hisar. Aylar önce doğum günümü kutladık." "Bugünün tarihi 16 Nisan. Bugünü asla unutmayacağım." Unuttu. Bir şeylerin unuttuğunu geçirdiğimiz güne rağmen bana tekrar sormasıyla anlamıştım.
Sünnet; kavli, fiilî ve takrirî olmak üzere üç kısma ayrılır: 1. Kavlî sünnet, Hz. Nebi'nin (s.a.v) bir konu hakkında sözle beyan buyurduğu şeylerdir. 2. Fiilî sünnet, Hz. Peygamber'in(s.a.v) bizatihi yaptığı işlerdir. 3. Takriri sünnet, Hz. Peygamber'in (s.a.v) bir işi görüp engellememesi veya yapılan bir davranışı hoş görmesi ya da tasvip etmesidir.
Sayfa 24 - Siraceddin ÖnlüerKitabı okudu
1950-1960 YILLARI ARASI. 1950'li yıllar. Tek parti iktidarından kurtulmanın sevinci yaşanırken kültür ve eğitimin başıboş bırakıldığı yıllar. Soğuk savaş yılları NATO'ya giriş ve ABD'ye tam bir teslimiyet. Türkçülerin ümitleri yine boşa çıkıyor, hayaller kırılıyor. Ekonomik kalkınma, yollar, fabrikalar... Fakat köylerden şehirlere
23 Devlet tarafından 24 ayrı nişan Osmanlı Devleti'ni temsil eden 4 ayrı padişaha edilmiştir. Romanya'dan 2 farklı nişan verilmiştir. Bu nişanların 3 tanesi ikişer defa takdim edilmiştir. Meklemburg-Şverin kuzey Almanya'da bir Dukalık idi.
Reklam
Öner ve Yücel Davası: 31 Mart 1947'de Atsız, Zeki Velidî ve arkadaşlarının beraatıyla sonuçlanan Irkçılık-Turancılık Davası'nın yankıları 1947 yılında başlayan Öner ve Yücel Davası ile devam etmiştir. Dava, 29 Ocak 1947'de İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer'in TBMM'deki bir konuşması ve Fevzi Çakmak'ın 05 Şubat
"İşte Enkaz Altındakiler'in sekizlisi sayın seyirciler! Baştan sona doğru, yarışmacı numaralarıyla sayıyorum... 533, 889, 356, 747, 482, 226, 497 ve 696! Uraz, Kumru, Nisan, Eren, Bulut, Alpin, Pelde ve Batıhan!"
Ben, Uraz, Nisan, Eren, Bulut, Pelda, Alpin ve Batıhan... Enkaz Altındakiler'in tüm yarışmacıları olarak yan yana olduğumuz ilk an buydu.
Yanımda oturan Nisan'ın üzerinde güzel mavi bir keten elbise, birkaç sıra ötemde oturan Pelda'nın üzerinde ise saten mor bir elbise vardı. Kahverengi kazağım ve kot pantolonumla belki de bu salondaki en sıradan kişi bendim. Kendimden ne zaman bu kadar vazgeçmiştim? Belki de bu kendinden vazgeçmek değildi, böyle bir yargıya insanların giyimlerine bakarak varmak mümkün müydü?
Reklam
Gazetelerde geniş olarak yer alan ve kamuoyunda geniş yankı bulan Öner ve Yücel Davası âdeta Irkçılık-Turancılık Davası'nın rövanşı haline gelmiştir. 18 duruşma sonunda, 19 Kasım 1947 tarihinde mahkeme davayı düşürmüş, Yücel, 09 Aralık 1947'de kararı temyiz etmiş, Yargıtay da 26 Mayıs 1948'de mahkemenin kararını bozmuştur. Ankara
"Prof. Edward Weisband, 1974'te yayınlanan '2. Dünya Savaşında İnönü'nün Dış Politikası' adlı eserinde, İnönü'nün 'Atsız'ın yayınladığı mektupların hazırladığı fırsatı kaçırmak' istemediğini yazıyor ve şöyle devam ediyor: 'İnönü'nün (bu yolla) Sovyetleri yatıştırma çabası yine de başarısızlığa uğradı. İnönü, Turancıları ezerken... Sovyetlerin Türkiye'ye karşı takındığı tutumu etkilemek istemiş. Ancak bunda da hayal kırıklığına uğramıştı. Ruslar Turancıların yargılanmasını maskaraca bir oyun olarak nitelendiriyorlardı.' (s. 320). 1944'te bir makale yayınlayan İngiliz Review dergisi ise, Türkçü tevkiflerini Ankara hükümetinin 'Moskova'dan iyi not alma' çabasına bağlamaktaydı (15/11.1944, sayı: 37, sayfa: 181). C. W. Hostler de, 1952'deki yazısında ve daha sonra 1957'deki kitabında bu hareketi İnönü'nün 'Sovyetler Birliği'nin gözüne hoş görünmek' diye niteliyor (Trends in Pan-Turanism. Middle Eastern Affairs, Ocak 1972; c: 3, sayı:1)" (Türkkan 1988: 185). 01 Eylül 1947 tarihinde Arif Türkdoğan'a yazdığı mektupta davanın bitişiyle ilgili olarak Atsız şunları söylüyor: "Gerçi beraat ettik. Fakat dâva henüz bitmedi. Biz 17 Mart'ta beraat etmiştik. Sıkıyönetim Kumandanlığı, bu beraat kararını 24 Nisan'da temyiz etti. Askeri Yargıtay henüz bir karar vermedi." (Hacaloğlu 2013: 34). .... Atsız da 23 Temmuz 1946'da yazdığı mektupta "Bizim davamız, Ruslara kompliman yapmak yüzünden çıkmıştı." (Hacaloğlu 2013: 33) diyerek aynı görüşte olduğunu belirtir.
Hatçe,kaynanasının uyumasını fırsat bilip yavaşça çiçekli basmasını indirdi akşam yediği;mumbar,kelle paça,şırdan sayesinde midesi dolmuş üzerine içtiği 2,5 litre İsrail malı kola sayesinde intikam almaya hazır hâle gelmişti.Yavaşça eteğini kaldırıp donunu indirdi.Kaynanası,sonunda ona yaptığı eziyetlerin bedelini ödeyecekti,derin bir nefes alıp güçlü bir şekilde yatağın her iki ucuna bastı,hafif adımlarla kaynanasının yüzüne nişan aldı mâbadıyla ve olabildiğince güçlü bir şekilde ıkınıp büyük bir hık sesinden sonra kaynanasının yüzüne sıçtı yeşil,kırmızı,sarı,kalın,büyük,küçük kaynanasının yüzünü çeşitli renkte ve ebatta bok kaplamıştı koskoca bir bok yığını...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.