Bir kitabı bile baştan sona okumaya mecali olmayıp da sosyal medyada “aforizmalar” paylaşan kişilerin sayısı her geçen gün artıyor. Külfetsiz nimet ve zahmetsiz rahmet elde etmek isteyen yeni insan tipi için televizyon önemli bir kaçış aracı olmuş durumda. Bu kaçışla birlikte yoğunlaşıp kitap okuyarak bilgi elde etmenin zahmetinden ziyade pasif seyrediciliğin dayanılmaz hafifliğinin cazibesini tercih eden bir hafifmeşreplik hâkim oluverdi yaşantımıza. Hafifmeşrepliğin ortaya çıkardığı en önemli sorun ise “hafif insan”225 olsa gerektir. Herhangi bir ağırlığı, vakarı, iddiası, gayesi, azim ve iştiyakı olmayan, “seyredilen” (takip edilen, örnek alınan) değil, “seyreden” bir insan tipi.226 Fâil değil, meful; özne değil, nesne. ----- 225. Tam da burada üniversite yıllarımda Eski Türk Edebiyatı dersimize giren, Yahya Kemal'in talebesi olan Enver Okur'un bir gün derste bir öğrencinin Mehmed Âkif'in Safabat'ını “ağır” bulduğunu söylemesi üzerine ona “Evlâdım. Safahat ağır değil, sen hafifsin!” deyişini unutamadığımı zikretmeliyim. Nesil yenilendikçe, bu tür hafifliğin de her alanda arttığını söylemek zor olmasa gerektir. 226. “İnsan seyirci olarak kalırsa muhayyile, bilirsiniz, fazla tesir altında kalır.” diyen Flaubert, seyreden insanın tahayyül edebilme yetisini ve özgünlüğünü yitirebileceğine temas eder. Bkz. Flaubert, G. Madame Bovary. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2019, sh. 199.
AĞRI DÜNYASI Kronik ağrının yol açtığı olumsuzluklar son yıllarda giderek daha görünür hâle geldi. 1990’ların sonunda doktorların dinmeyen ağrıyı azaltmak için oksikodon gibi opioid reçetesi yazmaya başlamalarının ardından, yüzbinlerce Amerikalı ağrıyı azaltmasının yanı sıra mutluluk duygusu da veren bu ilaçlara bağımlı hâle geldi. Risklerinin kanıtlanmasının ardından opioidlerden hâlen yarar beklenmeye devam edilmesinin nedenlerinden biri, az sayıda alternatifin olması. Son 15–20 yıl içinde çok başarılı yeni ağrı kesiciler geliştirilemedi. Normalde akut ağrıyı kısa süreli kontrol altına almaya uygun olan ağrı kesicilerin suistimali tüm ABD’de tırmanışa geçti. Ulusal İlaç Kullanımı ve Sağlık Anketi sonuçlarına göre, opioid reçetesi yazıldığı için madde bağımlısı hâline gelenlerin sayısı 2017’de 1,7 milyondu. ABD’de her gün 130 civarında insan opioid doz aşımından ölüyor –bu ürkütücü istatistik eroin gibi narkotiklerin yanı sıra reçeteyle satılan ağrı kesicileri de içeriyor.
Reklam
Çanakkale, Türk tarihinin en görkemli sayfalarından biridir Mustafa Kemal'in emperyalist ordularına karşı Mehmetçik ile verdiği bu şanlı direniş savaşı ve bu savaşın destansı öyküsü, TRT ekranlarına, para kaynağı Suudi sermayesi olan bir islamcı kuruluşun tanıtıcı özel reklamı ile sunuluyor ve Atatürk adı Suudi sermayesince, savaş tarihlerinden çıkarılıp atılıyor! Çanakkale Savaşı ile aynı tarihlerde Türk askerine Medine'de kurşun sıkanların paraları ile kurulan, bu hilafetçi, şeriatçı, islamcı şirket, önceki gün TRT ekranlarında Atatürk'ü sansür edecek cesareti kendinde buluyor. Çanakkale'ye yıllar sonra bir başka saldırıdır bu. Son bağımsız Müslüman Türk Devleti'nde Atatürk'e saygısızlık, islamcı finans çevreleri için bir yeni kazanç kapısıdır herhalde. TRT için de 2 milyon 225 bin TL'Iik bir gelir kaynağı ...
4857 sayılı Kanun’un 46. maddesinin 2. fıkrasındaki; “Çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücreti tam olarak ödenir.” hükmü ile aynı Kanun’un 49.maddesindeki, “Saat ücreti ile çalışan işçilerin tatil günü ücreti saat ücretinin yedibuçuk katıdır.” düzenlemesi dikkate alındığında, hafta tatili ve
Para kaynağı İslâmcı-Suudi Krallığı olan bir finans kuruluşu, özel tanıtıcı reklam adı altında Çanakkale savaşlarından Atatürk'ün adını silme cesaretini nereden ve nasıl buluyor? Para kaynağı bellidir. Ama bu cesaretin kaynağı neresidir? Kimdir? Kimlerdir bu İslâmcı kuruluşa Atatürk'ü yok sayma cesaretini verenler? "Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı" olduklarını söyleyenlerden mi cesaret alıyor bu İslâmcı çevreler? Yoksa eski solcu TRT genel müdüründen mi? Evet kimden? Çanakkale, Türk tarihinin en görkemli sayfalarından biridir. Mustafa Kemal'in emperyalist ordulara karşı Mehmetçikle verdiği bu şanlı direniş savaşı ve bu savaşın destansı öyküsü, TRT ekranlarına, para kaynağı Suudi sermayesi olan bir İslâmcı kuruluşun tanıtıcı özel reklamı olarak getiriliyor ve Atatürk adı Suudi sermayesince savaş tarihlerinden çıkarılıp atılıyor! Çanakkale Savaşı ile aynü tarihlerde Türk askerine Medine'de kurşun sıkanların paralarıyla kurulan bu hilafetçi, şeriatçı, İslâmcı şirket, önceki gün TRT ekranlarında Atatürk'ü sansür edecek cesareti kendinde buluyor. Çanakkale'ye yıllar sonra bir başka saldırıdır bu. "Son bağımsız Müslüman Türk Devleti"nde Atatürk'e saygısızlık, İslâmcı finans çevreleri için bir yeni kazanç kapısıdır herhalde. TRT için de 2 milyon 225 bin TL'lik bir gelir kaynağı... Cumhuriyet Bayramının kutlama törenlerini bundan sonra kapalı zarf usulüyle hangisine ihale edecekler acaba?! Al Baraka'ya mı, yoksa Faysal'a mı?
Sayfa 39
Reklam
42 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.