Her ne ki fazlaysa noksandır. Her ne ki fazlaysa, gerçekten noksandır .Bir noksanlığı örtme gayreti vardır orada. Fazla unvan ,fazla iltifat ,fazla eşya ,fazla makyaj ,fazla aşk ,fazla vaat .Fazla noksandır.
Işin en İronik kısmı ise zamanla çok da sevmediğimiz ebeveynlerimize dönüşmemiz. Mesela annemle yaşadığım dönemde sürekli evdeki prizlerin güç düğmelerini kapatmasına gıcık olur ,onu uyarırdım, ama asla bu alışkanlığından vazgeçmezdi. Bugün ben de her gece boşuna elektrik harcamasın diye prizlerin güç düğmelerini kapatır oldum. Hani Ahlat Ağac'ında Sinan'ın babası belki su çıkar diye bir kuyu kazıyordu, ama başta oğlu olmak üzere herkes onunla dalga geçiyordu ya.. Filmin son karesinde elinde kazma kürekle o kuyunun dibinden bize bakan Sinan gibi hissediyorum bazen. Oğuz Atay'ın deyimiyle insanın aslına rücu etmesi...
Uzaktakine ve gelecektekine duyulan sevgi daha yücedir yanındakine duyulan sevgiden ; davalara ve hayaletlere duyulan sevgi daha yücedir insanlara duyulan sevgiden.
Etrafımdaki alan ,hissettiğim tanidiklik duygusu ..Benim için gerçek anlam budur .Aksini iddia eden , satranç taşı gibi rastgele bir yerlere konup orada bocalamayi hiç yaşamamıştır.
Ferman sende ,ama güzel yaşamak bizde :
Senden ayığız bu sarhoş halimizde.
Sen insan kanı içersin ,biz üzüm kanı;
İnsaf ve sultanım,kötülük hangimizde ?