İstanbul Teknik Üniversitesi elektrik mühendisliği bitirmiş bir gencin kendini bulmak için , Avrupa'ya gidip bir yandan bulaşık yıkayarak ve garsonluk yaparak geçimini sağlayıp bu esnada sürekli sinema izleyen , elinde bir fotoğraf makinesi fotoğrafçılığa merak saran bir kişiden bahsediyoruz: Nuri Bilge Ceylan.
Burada da aradığını bulamayan Bilge , doğuyu da gördükten sonra , Türkiye 'ye dönmüş ve Ankara'da Askerliğini yaparken okuduğu kitapların etkisiyle sinema serüveni başlamıştır. Kitap; çeşitli varoluşsal sancılar çeken karakterler ve bu karakterlerin yaratıcısı Nuri Bilge Ceylan' in dünyasını ele alıyor .
Bu dünyaları az da olsa anlamak istiyorsanız durmayın kitaba başlayın derim .
Gerçekçi ve beni de en çok etkileyen belki de çocukluğumu gördüğüm şu alıntı ile incelememi noktalamak istiyorum:
"Babam çok para gitmesin diye saç tıraşım için elle çalıştırılan bir tıraş Makinesi almıştı.Erkek çocukların hepsi için kısacik 'alabros' denen basit bir saç modeli neredeyse standarttı. Her taraf kısa ama sadece önde biraz uzun bırakılan bir saç . Kısa saçtan ön taraftaki uzunca saç bırakılan bölüme geçişin biraz yumuşak olması gerekiyordu.berberler onu daha iyi yapardı. Esasen berberlerin maharetlerini gösterebilecekleri tek yer de zaten bu geçişti. Babam bu geçişi biraz sert yapıyordu." İyi okumalar.