Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Nur

Nur bir yorumu yanıtladı.
Felsefenin uhrevi dünyasından çıkıp tarihsel gerçeklikleri gözlemlediğimizde, dini hikayelerin hemen hemen her zaman üç bileşenden oluştuğunu görürüz: 1. "İnsan hayatı kutsaldır," gibi etik yargılar. 2. "Yaşam insan ana rahmine düştüğü an başlar," gibi olgusal önermeler. 3. "Kürtaja hiçbir zaman izin verilemez, gebelikten bir gün sonra bile," gibi etik yargılarla olgusal önermelerin birleşmesinden doğan talimatlar.
E.D okurunun profil resmi
Hayvanlardan Tanrılar a kitabını okumanı öneririm. 😈
Nur okurunun profil resmi
Teşekkürler. Okumuştum.
Reklam
Nur bir yorumu yanıtladı.
Yeni tarih, "Bugünkü halimizin ne doğal olduğunu ne de sonsuza dek süreceğini," söyler. Bir zamanlar her şeyin başka olduğunu hatırlatır. Sadece bir dizi tesadüfi olay bugünün haksız dünyasını ortaya çıkarmıştır. Akıllıca davranırsak dünyayı değiştirebilir, çok dahaiyi bir dünya kurabiliriz. Marksistler bu nedenle kapitalizm tarihi okur, feministler ataerkil toplumların oluşumunu çalışır ya da Siyahiler köle ticaretinin dehşetlerini anarlar. Geçmiş ebedileştirmeyi değil ondan kurtulmayı amaçlarlar.
Homeless okurunun profil resmi
Kurtulmayı amaçlıyoruz (!) ancak bir noktada hep kendini tekrar ediyor tarih. En azından kendi tarihimiz açısından konuşmak gerekirse övünmek ve kasım kasım kasılmayı biliyoruz. Hep iyi tarafından görüyoruz tarihimizi. Japonlar, çok iyi bir örnektir bu alıntıyı desteklemek açısından. 1945 faciasını ebedileştirmek yerine ondan bir ders çıkarıp süper güç haline gelmiş bir millettir. 11 yaşında geçmişlerini öğrenip geleceklerini inşa etmeleri gerektiğini öğrenirler :)
Nur okurunun profil resmi
"Tarih okumak, geçmişin sımsıkı tutunan o soğuk elini gevşetmeyi amaçlar. Başlarımızı çevirip atalarımızın hayal edemediği ya da hayal etmemizi istemediği ihtimalleri fark etmemizi sağlar. Rastlantı sonucu ortaya çıkmış bir dizi olayı gözlemleyerek, kendi düşünce ve hayallerimizin nasıl şekillendiğini fark eder ve farklı düşünceler, farklı hayaller üretiriz. Tarih okumak bize ne yapacağımızı söylemese de daha fazla seçenek sunar." demiş aynı zamanda yazar. Bence tarihi tekrar etmekten ziyade "yeniden yazmak " diyebiliriz. Ne yapıp ne yapmayacağımız veya nasıl yapacağımız konusunda müthiş bir kaynak geçmiş tabi doğru okumasını bildiğimiz takdirde. Yoksa sizin dediğiniz gibi sürekli bir döngünün içine hapsolmuş ve kendimizi tekrar etmiş oluruz.
Nur bir yorumu yanıtladı.
Seyyan Hanım-Hasret
O gözler bana eskisinden yabancı,  Gönlümdeki bu sevda hiç dinmeyen bir acı,  Ruhumun kederinden gözlerim yaşla doldu,  İnliyorum derinden bana bilmem ne oldu  En candan arkadaşım ruhumu saran gece,  Ben kime bağlanmışım ağlıyorum gece,  Kimsesiz karanlıklar derdime şifa verin,  Kalbimdeki yaralar daha çok daha derin youtu.be/oo0I7LnQcCI
Fox Mulder okurunun profil resmi
Mazi kalbimde yaradır ve şen kuzu gibi de mükemmel seslendirdiği eserler. Seyyan Hanım çok değerli bir sanatçı, O'nu dinleyen insanları görmek sevindiriyor.
Nur okurunun profil resmi
Müthiş bir ses ve yorum. Hayran olmamak elde değil.. ❤

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Nur bir yorumu yanıtladı.
Ew Got Memo ku tu rabe Zin Hat... Giyana te ye ew be guman Bi rastî u yeqîn hat... Ewqas ku rihê dilê wî kişand Ewqas ku gulav lê reşand. youtu.be/WLVXRz3y4to
Bu yorum görüntülenemiyor
Nur bir yorumu yanıtladı.
Nur
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Jineolojiye Giriş
Jineolojiye GirişKolektif
9.7/10 · 74 okunma
SosyologÇa okurunun profil resmi
Toplumsal cinsiyet ve kadın mücadelesi konusunda iyi bir giriş kitabıdır. Eğer Feryal Saygılıgil’ in hazırlamış olduğu Toplumsal Cinsiyet Tartışmaları kitabı ile birlikte okunursa konu hakkında epey bir bilgi edinir. İyi okumalar.
Nur okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.
Reklam
Nur bir yorumu yanıtladı.
Her şey insanın etobur olmadığını göstermektedir. Yalnız iç yapısı meyve yiyici olarak yaratılmakla kalmadığı gibi, dış yapısı, yaşama tarzı, gelenekleri, davranış ve aklı da etobur olmadığını kanıtlamaktadır. İnsanın ağzı, avını yutabilmek için etoburların ağzı gibi açılmaz. Dili yumuşaktır. Suyu yalayarak içmez. Elleri pençesizdir. Köpekdişleri diğer dişlerden yüksek değildir. Gözü, etoburlarda olduğu gibi karanlıkta görmez. Canlı hayvan kokusunu uzaktan almaz. Bırakılsa, uzayan tırnaklarıyla en küçük bir kuş ya da hayvanı bile parçalayamaz. Kolayca ağaca tırmanıp meyve toplayabilir. Ama sıçrayarak vahşi hayvanları koşarken yakalayamaz. Çiğ veya kokmuş eti yiyemez. Öldürmekten ve kan dökmekten doğal olarak kaçınır. Yırtıcı hayvanlar avladıkları hayvanı canlı olarak, derisi, damarı, yağı ve sakatatıyla birlikte yer, dişlerini avın bağırsaklarına geçirirler. Otlayan hayvanlar ona alışırlar. Oysa insan yırtıcı hayvanlardan kaçar.
Sui Generis okurunun profil resmi
Bu saydiklarinin hicbirisine ihtiyacı kalmaz avlanmak için eğer aklını kullanirsa...insan da etoburdur çünkü sebze yemeklerine göre eti daha yenilebilir bulur.tercih meselesi zorlamamak lazım.kim ne istiyorsa onu yesin.insani da hayvanlari tanımladığımız gibi Etobur otobur demek de anlamsız.hayvanlardan daha büyük ve geniş kumedir insanlar
Nur okurunun profil resmi
Et değil öldürülmüş bir hayvan. Et diyerek hayvanları nesneleştiremezsiniz. Bir canlıyı öldürmeyi insanların tercihi olarak görmek sizin takdiriniz.. Sesi olmayanların çığlığı olmak da biz veganların takdiri.
Nur bir yorumu yanıtladı.
Tabii gerçek aşk pek az rastlanan bir şeydir, aşağı yukarı yüzyılda iki ya da üç kez görülür. Bunların dışında boş gurur ya da can sıkıntısı vardır.
Ayşe KESER ! okurunun profil resmi
Bu devirde gercek aşkın tarifi; statüdür. kimse kimseyi oldugu gibi sevmez.. bu igrenç düsünce mide bulandırıcı... gurur meselesıne gelince artık çevremizde gururlu insan var diyemeyiz, hep can sıkıntılarını gidermek için uğraşırlar.
1 önceki yanıtı göster
Nur okurunun profil resmi
Birini sevmenin ön koşulu egolarını öldürmektir. O nedenle insanlar özellikle de erkekler sadece kendilerini sever.
1 sonraki yanıtı göster