Başlarken neler okuyacağımı az çok tahmin etsemde büyük bir heycanla okudum. Özellikle birinci şubedeki beklediği uzun günleri anlatırken Erdal öz' ün Yaralısın kitabı sıkça aklıma geldi.
Yol filminin nasıl ortaya çıktığı Yılmaz Güney ile sohbetleri keyifliydi. Yol filminin Bingöl' de çekilen sahnelerini anlatırken kanım donmadı desem yalan olur. Bir canlıya bu şekilde kıyıldığını okumak beni üzdü.
Bir yazar değil bi aktör olmasına rağmen bir çırpıda okudum. İlk serbest kaldığı an hislerini anlatışı güzeldi. İnsanın ruhunda oluşan anlamsızlığı güzel tasvir etmiş.
"Sokaklardan, caddelerden geçiyorduk. Bir sürü araba, üst üste insanlar, kalabalık... Herkes birbirinin yaşamından habersiz, bir yol tutturmuş gidiyordu, kimse kimsenin umrunda değildi; kimse böyle bir çaba içinde de değildi. Derin bir nefret duydum. ' Hapse girmek istiyorum çünkü bu kalabalığı hiç sevmiyorum,' dedim içimden. Sinirlerim bozulmuştu."